DÖRT MEVSİM BESLENME: YAZ BESLENMESİ

Yaz aylarında, kimi zaman sıcağın etkisiyle iştahımızda azalma olurken, kimi zaman gidilen tatillerin etkisiyle, otellerdeki yemek çeşitliliği ve açık büfelerin iştah açıcı görüntüleriyle yemek tüketimimiz fazlasıyla artabiliyor. Hatta bir-iki hafta gibi kısa bir sürede, tatilden pek çok kilo alarak dönenler olabiliyor.

Yaz yaklaşırken, gerek ince ve daha açık kıyafetlerin dolaplardan çıkması, gerek denize havuza girecek olma düşüncesiyle genellikle çoğumuzu bir kilo verme telaşı sarıyor. Kimileri kış bitmeden başlayarak istikrarlı bir şekilde spor salonlarında çalışmaya başlayıp, aynı zamanda diyetisyen takibine girer ve haziran geldiğinde hedefine ulaşmış olur, kimileri bugün-yarın-haftaya diye sürekli erteler, sonunda yaz kapıya dayanır ve ani kilo verdiren yöntemler aramaya başlar. Bu ani kilo verme yöntemleriyle kimi zaman başarılı olunur, kimi zaman olunmaz ama kilo vermek, zayıflamak her zaman için ‘başarı’ anlamına gelmeyebilir.

Ani kilo vermek, verilen kiloların yağdan ziyade kas kitlesinden olmasına ve vücuttan su kaybının yüksek olmasına sebep olur. Tartıdaki rakam sizi mutlu etse de, aslında metabolizmanızı ve bedeninizi hiç mutlu etmemiştir. Yeterli enerjiyi alamadığınız ve kas kütlesi kaybettiğiniz için vücudunuz halsiz düşecek, metabolizmanız yavaşlayacaktır. Bu da beraberinde yorgun, yıpranmış bir vücut, sağlıksız bir sindirim sistemi ve duruma göre psikolojik bozuklukları, belki karaciğer-böbrek hastalıkları ve daha birçok problemi getirecektir. Üstelik doğru bir beslenme alışkanlığını, kalıcı bir şekilde edinmemiş olduğunuz için, verilen kilolar yaz bitmeden gerisin geri -ve muhtemelen fazlasıyla- geri gelecektir. Sonraki kış başlangıcında aynı problem yeniden başlayacak ve kişi kendini kısır bir döngüye sokmuş olacaktır. Bu da hem fiziksel, hem de ruhsal bir yıpranmaya sebep olacaktır. Vücudun kilo vermesi her sene bir öncekinden biraz daha zor olacak, üstelik vücutta sürekli kilo alıp vermelerin etkisiyle, sarkık ve çatlak gibi deformasyonlar kaçınılmaz oluşacaktır.

Hayır, kilo vermeye giden her yol mübah değildir. Tek amaç kilo vermek olmamalıdır. Organlarımızın, metabolizmamızın, psikolojik ve fiziksel sağlığımız, bikini/mayo içinde nasıl göründüğümüzden çok daha önemlidir. Gerekirse tatile gitmenize az zaman kalmış olsun, lütfen aceleyle kilo verme telaşına girmeyin. Belki tatile bu sene değil de, bir sonraki sene hedef kilonuzla gitmiş olursunuz ama hem sağlığınızdan olmamış olursunuz, hem birkaç gün değil de birkaç ay boyunca dikkatli besleneceğiniz için sağlıklı bir beslenme alışkanlığı edinmiş olursunuz, hem de ulaştığınız kiloyu -dikkat ederek- yıllarca korumanız mümkün olur. Diğer türlü, tatil süresince sınırsız tükettiğiniz açık büfe yemekleri, tatlılar, alkol ve ara atıştırmalıklarla tatil bitiminde eski kilonuza dönmeniz işten bile değildir.

Kilo vermeniz gerekiyorsa, buna yaz tatiline son birkaç hafta kala değil, sonbahar-kış aylarından itibaren başlayın. Şayet yaz aylarına birkaç hafta kala başlamışsanız da kilo verme hızınız yine sabit olmalı, ayda 4-5 kg’ın üzerine çıkmamalıdır.

Unutmayın yazın günler oldukça uzun. Kilo verme sürecinde de olsanız, kilonuzu koruma sürecinde de olsanız, ana öğünlerinizin düzenli olmasına dikkat ettiğiniz gibi, ara öğünlerinizi de kesinlikle ihmal etmeyin. Uzun süre tokluk hissi sağlaması açısından, tahıllarınızı hep tam tahıllardan seçmeye özen gösterin. Örneğin; beyaz ekmek veya simit-poğaça yerine, tam buğday ekmeği, çok tahıllı simit/poğaça, pirinç pilavı yerine bulgur pilavı, klasik bisküviler yerine kepekli bisküvi ve atıştırmalıklar tercih edin.

Kilo vermek istiyorsanız, kesinlikle bir beslenme uzmanından yardım alın! Arkadaşınızın diyeti, internette bulduğunuz diyet, popüler yaz diyeti, herhangi bir ünlünün diyeti, çikolata diyeti, karpuz diyeti, bilmem ne otu çayı diyeti vb. şeylere lütfen başvurmayın. Bu yolla hem başarısız olursunuz, hem motivasyonunuzu kaybedersiniz, hem de kendinize zarar verirsiniz. Oysa uzmanla beraber çalıştığınızda, sürecin her aşamasında yardım ve motivasyon alabilir, ayrıca gerekli yerlerde, gerekli müdahalenin zamanında yapılmasını sağlarsınız. Unutmayın, mesele sadece diyet listesinden ibaret değil. Uzmanınızın sizi düzenli olarak takip etmesi, bu sürecin en önemli parçası aslında.

Kilo verme ve diyet yapma telaşından ayrı olarak, yaz aylarında vücuttan sıvı kaybı fazla olduğundan baygınlık hissi, mide bulantısı, baş dönmesi, baş ağrısı gibi rahatsızlıklar da ortaya çıkabilir. Kaybedilen bu sıvıyı yerine koymak için -aktivite düzeyi ve kiloya göre değişmekle birlikte-günde en az 2-2.5 litre su içmelisiniz. Çay-kahve-kola vb. içeceklerle alınan sıvı, suyun yerine geçmez, vücudun sıvı ihtiyacını karşılamaz. Sıcakta terle kaybedilen mineralleri yerine koymak için mutlaka her gün ayran, cacık, yoğurt, maden suyu ve taze sıkılmış meyve suyu gibi vitamin-mineral içeriği yüksek sağlıklı içecekler ve ev yapımı bitki çayları tüketmelisiniz.

Bunların yanı sıra, rengârenk yaz meyvelerini de ihmal etmeyin. Karpuz, kavun, kiraz, yaz armudu, kayısı, şeftali, üzüm gibi mineral ve lif içeriği zengin olan yaz meyvelerinin de günde2-4 porsiyon tüketilmesi, hem ara öğünlerde tokluk hissi verir, hem de bağırsak hareketlerinizi artırmaya yardımcı olur. Ayrıca bu meyveleri püre haline getirip, kalıplara koyarak, derin dondurucunuzda dondurup, hafif ve pratik bir yaz tatlısı da yapabilirsiniz. Veya sade madensuyuna meyve dilimleri atarak,kendinize sağlıklı, alternatif bir içecek oluşturabilirsiniz.

Yazın ortaya çıkan iştah kaybıyla mücadelenin en iyi yolu da, yine azar azar ve sık sık beslenmekten geçiyor. Ayrıca, aşırı yağlı yiyecekler yerine daha hafif yiyecekler tercih etmeli, salata ve sebze tüketimine ağırlık vermelisiniz. Yazın en sık yapılan hatalardan birisi, “hafif yemek olsun” diyerek ana yemeklere sebze kızartması yapmaktır. Evet, sebzeler hafiftir, fakat kızartıldıklarında çok miktarda yağ çekerek, son derece ağır bir forma geçmiş olurlar. Bu yüzden kızartma yöntemi mümkünse hiç tercih edilmemeli veya nadiren tercih edilmelidir. Sebzeler zeytinyağlı, salçalı-sulu tencere yemeği veya ızgara olarak yemek haline getirilmelidir.

Tatlı olarak da, ağır şerbetli ve hamurlu tatlılar yerine; dondurma, kazandibi, puding gibi hem hafif hem de kalsiyum içeriği yüksek olan sütlü tatlılara veya Mevlevi Tatlısı gibi yağ, un ve ekstra şeker içermeyen meyveli ve hafif tatlılara yönelmek doğru bir yaklaşım olacaktır.

Ayrıca yaz mevsimi, maalesef gıda zehirlenmesi vakalarında da artış olduğu bir mevsim. Açıkta satılan yiyeceklerden uzak durmalı ve pişmiş yiyeceklerinizi buzdolabının dışında bekletilmemelisiniz; çünkü sıcak havanın etkisiyle yiyecekler çok daha hızlı bozulmaktadır.

Alışverişinizde aldığınız dondurulmuş gıdaların ve dondurmaların erimesine izin vermeden, derin dondurucunuza koymanız veya hemen tüketmeniz de oldukça önemli. Unutmayın ki, yaz aylarında görülen gıda zehirlenmesi vakalarının büyük çoğunluğuna, çözünüp yeniden dondurulan yiyecekler neden olmaktadır.

Sevdiklerinizle birlikte mutlu, sağlıklı ve keyifli bir yaz geçirebilmeniz dileğiyle…