Dolayısıyla su ve deniz mitolojisi aslında yaşamımızın her anında, her dakikasında hepimizin içinde olduğu bir konu. Mezopotamya mitolojisi aslında insanlık tarihinin ve yazılı tarihin ilk başlangıç noktasını oluşturuyor” dedi.
Bodrum Deniz Müzesi Denizcilik Buluşmaları, Muğla’nın Bodrum İlçesi’ne bağlı Bodrum Ticaret Odası’nda gerçekleştirildi. Etkinliğin konuğu Çankırı Karatekin Üniversitesi Sanat, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Mustafa Beydiz oldu. Düzenlenen konferans öncesinde açıklamalarda bulundu. Beydiz, kendisinin yazdığı ‘Su ve Deniz Mitolojisi’ kitabındaki konuların özetini konferansta aktaran Beydiz,” “İnsanlık tarihi boyunca suyun ve denizin insanları, bir toplumu nasıl etkilediği ve bunun aynı zamanda fobiye nasıl dönüştüğü, bu fobinin insanlar üzerinde, gemiler üzerindeki sanatsal aktivitelere ne şekilde evrildiği konusunda bazı açıklamalarda bulunacağım. Su ve deniz mitolojisi insanlık tarihi boyunca insanlığın ve canlıların yaşamında var olan, bu yaşamla beraber o döngüyü oluşturmuş ve bu döngüyü aynı zamanda insanlık tarihinde de sanata evriltmiş bir konu. Dolayısıyla su ve deniz mitolojisi aslında yaşamımızın her anında, her dakikasında hepimizin içinde olduğu bir konu. Mezopotamya mitolojisi aslında insanlık tarihinin ve yazılı tarihin ilk başlangıç noktasını oluşturuyor. Dolayısıyla Mezopotamya’dan başlayıp özellikle İskandinav, Aborjin, Kızılderili ve diğer mitolojileri de içine alacak şekilde devam edeceğiz. Ama Mezopotamya mitolojisi, aslında diğer mitolojileri etkilemiş en temel kaynak oluşturuyor bize. Sümer Mitolojisi, Gılgamış Destanı bu anlamda bize özel referanslar sunuyor. Oradan başlayarak kronolojik anlamda biraz da Türk mitolojisinden de bahsedeceğiz. Çünkü Orta Asya bir Türk mitolojisi aslında, bu kültürün de kendi kültürümüzün de oluşmasında önemli bir etken oluşturmuş bir nokta” şeklinde konuştu.
“MİTOLOJİ SANATI ETKİLİYOR”
Beydiz sözlerini şöyle sürdürdü: “Kitabımda Halikarnas Balıkçısına referansta bulundum. “Mitolojik anlamda değindiğim ihtiyar balıkçıyla ilgili bir anlatım var. Aynı zamanda Aksona Mehmet'in kendi görüşlerine de başvurarak aktardığım bir konu var, Orfoz balığıyla ilgili. Çünkü o balığı canavar olarak değerlendirmişler. Cevat Şakir Kabaağaçlı, ona canavar olarak hitapta kullanmış yayınlarında. Ben bunu özellikle Aksona Mehmet'e sorduğumda onun büyük ihtimal orfoz balığı olabileceğini söylemişti. Tabii o hikayeyle gerçeği, mitolojiyi, mitosu birleştirme noktasında referans kaynağı olarak kullanabileceğimiz, bu bölgeyle ilgili referans kaynağı kullanabileceğimiz bir konu. Gemi süslemeciliği de mitolojiden etkileniyor. Mitolojiden esinlenerek gemi süslemeciliğine referans oluşturmuş birçok süsleme ögesiyle karşılaşıyoruz. Gözler, sirenler, yunus balıkları ahşap yatlarda çok karşılaştığımız ahşap süslemeler. Aslında temel kaynakları hep mitolojiye dayanıyor. Bunları bile değerlendirdiğimiz zaman bırakın Bodrum'u, Anadolu'nun veya Türkiye’nin birçok coğrafyasında, denize kıyı coğrafyasında bunlarla rastlaşmak mümkün. Dolayısıyla mitolojinin sanatı da nasıl etkilediğini, sanatın üzerindeki etkilerinin, kültürün ne şekilde geliştiğini bu anlamda da görmüş oluyoruz.
Konferansta, Doç. Dr. Mustafa Beydiz, Aborjin, Afrika, Çin, Hint, Hitit, Japon, Kızılderili, Mezopotamya, Mısır, Nors, Türk, Yunan ve Roma mitoslarında anılan su kökenli tanrılar, yaratıklar ve efsanelerden söz etti. Beydiz ayrıca, denizler ve suların ne kadar ürkütücü yerler olarak kültürel hafızada yer edindiğine de vurgu yaptı.