Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti;
Bu yıl belediyelerimizin ve sivil toplum kuruluşlarımızın ramazan ayına mahsus programlarını, yardım faaliyetlerini, deprem bölgesinde yoğunlaştırdığnı görmekten memnuniyet duyuyoruz. Biz de depremin ilk günlerinden beri hep yaptığımız gibi felaketin yıkıcı etkilerine maruz kalmış şehirlerimize, oralarda yaşayan insanlarımızın yanlarına gidiyoruz. Bu ziyaretlerde hem kalıcı konutların temellerini atıyor hem de iftarda depremzedelerimizle hasbihal ediyoruz. Bayrama kadar deprem bölgesindeki temel atma ve iftar programlarımız sürecek. Ramazan Bayramı'nın sevincini milletimizle paylaştıktan hemen sonra seçim gününe kadar kesintisiz devam edecek il ziyaretlerimiz başlayacak.
Önümüzdeki sınırlı vaktin el verdiği ölçüde mümkün olan en fazla sayıda ilimizi ziyaret ederek vatandaşlarımızla kucaklaşmayı hedefliyoruz. Buradan depremzede kardeşlerime seslemek istiyorum. Seçim süreci sebebi ile değişen gündemin sizleri, sizlerin yaşadığı şehirlerdeki durumu, yapılan yardım ve destek çalışmalarını, kalıcı konut projelerini unutturmasına asla izin vermeyeceğiz. Birileri kendi heba ve hevesleri, hırsları giderek artan tehdit, nobranlık kokan şımarıklıkları içinde kaybolup gide dursun bizim kalbimizde, elimizde hep deprem bölgesi olacaktır. Hayatını kaybeden her bir vatandaşımızın acısını, evini kaybeden her bir insanımızın üzüntüsünü yeniden ayağa kalkmak için bekleyen şehirlerimizin mahsunluğunu asla aklımızdan çıkarmayacağız.
"Kalıcı konutlarımızın inşasına bir yıl içinde bitecek şekilde devam ediyoruz"
Alt yapısı ve diğer tüm hizmetleri ile adeta yeni bir şehir gibi kurduğumuz geçici barınma merkezlerimizi yaygınlaştırmayı sürdüreceğiz. Her gün binlercesinin temelini attığımız kalıcı konutlarımızın inşasına söz verdiğimiz şekilde inşallah bir yıl içinde bitecek şekilde hızla devam ediyoruz, devam edeceğiz.
Eğitimden sağlığa hiç bir hizmetini eksik bırakmadan deprem bölgesindeki vatandaşlarımızın hayatlarının normale dönmesini sağlayacak faaliyetleri kararlılıkla yürüteceğiz. Pazartesi günü diğer illerimizin ardından Malatya, Adıyaman, Kahramanmaraş ve Hatay'da şartları uygun olan okullarımızda da eğitim öğretime başladık.
Sağlık hizmetlerini mevcut hastanelerde ve geçici merkezlerde verirken hızla yeni hastaneler inşa edip devreye alıyoruz. Deprem bölgesindeki tüm hizmetleri aynı hassasiyet ve düzenle yürütmenin gayreti içindeyiz. Ülkemizin 11 şehrinin gözü yaşlı iken diğer yerlerin vur patlasın çal oynasın aymazlığı içine düşmesine gönlümüz razı gelmez. Birileri unutsa da birileri geri plana itse de biz böyle bir yanlışın içinde olamayız. Acıların paylaştıkça azalacağı, yüklerin paylaştıkça hafifleyeceği, kayıpların birlikte çalışıldıkça kazanılacağı inancı ile 85 milyon bir ve beraber olarak mücadele edeceğiz.
"Pazartesi günü inşallah aracımızı teslim alacağız"
Diğer yandan deprem bölgesini ayağa kaldıracak çalışmaları yaparken yol haritamız olan Türkiye Yüzyılı vizyonumuzdan da asla geri adım atmayacağız. Pazartesi günü Togg yöneticileri misafirimiz olacak. En başından beri yapamazsınız dedikleri, fabrikası yok dedikleri, fabrikasında üretim yok dedikleri velhasıl atmadık çamur bırakmadıkları Togg önceki gece itibarıyla 177 binin üzerinde ön sipariş aldı. Bu tablo milletimizin lisansı, tasarımı ve üretimi ile gerçek anlamda ilk yerli otomobilimize samimiyetle sahip çıktığını gösteriyor. Her başarının ardında işte böyle bir emek, büyük bir sabır, büyük bir gayret var. Fabrikanın açılış töreninde üretilecek ilk Togg'a talip olduğumuzu söylemiştik. Pazartesi günü inşallah aracımızı teslim alacağız.
"Milletimize çok güzel müjdelerimiz olacak"
Önümüzdeki ay Hürjet'ten Anadolu Gemimize kadar pek çok önemli savunma sanayii projemizin sevincini milletimizle paylaşacağız. Arife günü Karadeniz gazının Filyos İşleme Tesisi'ne getirilmesi törenini yaparken milletimize çok güzel müjdelerimiz de olacak. Böylece Enerji Bakanlığımızın azimli gayretiyle, arama ve sondaj gemilerimizin geceli gündüzlü çalışmasıyla, on binlerce personelimizin emekleriyle iki bayramı bir arada yaşayacağız.
Konu enerjiden açılmışken şimdiden iki ayrı müjdeyi milletimizle paylaşalım. Birincisi; elektrikte tüm abone gruplarında nisan ayından itibaren yüzde 15 indireme gidiyoruz. İkincisi; sanayicilerimizin kullandığı ve konut aboneliğine göre oldukça yüksek kalan doğal gaz tarifesinde, nisan ayından itibaren yüzde 20 indirim yapıyoruz. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla ile ülkemizi büyütme hedefimize katkı veren sanayicilerimizi desteklemek için ne gerekiyorsa yerine getirmeyi sürdüreceğiz. Akkuyu'daki nükleer güç santralimize 27 Nisan'da yakıt yükleyerek resmen nükleer tesis statüsü kazandıracağız.
Hazır müjdelere başlamışken madencilerimize güzel bir haberimiz var; biliyorsunuz kamuya ve özel sektöre ait ocaklarda görev yapan 10 bin madencimiz deprem bölgesinde canla başla çalışarak milletimizin gönlünü kazandı. Türkiye Taşkömürü Kurumuna 1000 yeni madenci alarak hem madencilerimize olan şükranımızı ifade edeceğiz hem de üretimi arttırarak ekonomimize katkı sağlayacağız.
"Ankara-Sivas hızlı tren hattında seferlerin başlaması heyecanını yaşayacağız"
Diğer alanlarda da önümüzdeki haftalarda atacağımız adımlar bulunuyor. Mesela, Ankara-Sivas Hızlı Tren hattında seferlerin başlaması heyecanını Kırıkkaleli, Yozgatlı ve Sivaslı hemşehrilerimizle beraber yaşayacağız. Adam Sivaslı ama 'Sivas'a hızlı trene ne gerek var?' diyor ve bu adam da işte malum 6'lı masanın içinde... Bir zamanlar 6'lı masanın başında olanlar bununla ilgili ağır ağır laflar ediyorlardı ama şimdi maşallah el ele, kol kola yola devam ediyorlar. Bunları anlamak mümkün değil.
Bunların dışında da tamamlanan pek çok projemizin açılışını yapacağız. Bu vesileyle güvenlik korucularımıza da bir müjdemiz olacak. Emekli maaşlarının alt sınırını 7 bin 500 liraya yükselten düzelemeden önceki uygulamaya göre emekli oldukları için aylıkları düşük kalan yaklaşık 42 bin güvenlik korucumuzun da istifade etmesini sağlıyoruz. Emeklilerimizin bayram ikramiyelerini de 2 bin liraya çıkardık.
Görüldüğü gibi çalışanlar ve emekliler başta olmak üzere hiçbir kesimi enflasyona ezdirmeme, kayıplarını telafi etme sözümüzü adım adım yerine getiriyoruz. Bu ülkede istisnasız her kesimi, refahını arttırma yanında hak ve özgürlüklerine kavuşturan, her türlü ayrımcılığı ortadan kaldıran, herkesi bağrına basan biz olduk. Daha önemlisi biz bu yaklaşımı birileri gibi maske kullanmak amacıyla değil, doğruluğuna ve hakkaniyetine inandığımız için yaptık. Seçimden milletimizin desteğiyle zaferle çıktıktan sonra da inşallah eser ve hizmet şölenimize, demokrasimizi güçlendirme reformlarımıza kesintisiz şekilde devam edeceğiz.
Hatırlarsanız 2002 seçimlerine "Tek başına iş başına" diyerek girmiş ve milletimizin teveccühü ile iktidara gelmiştik. İlk dönem imtihanımızı başarı ile verdikten sonra 2007'de "Durmak yok yola devam" diyerek milletimizden daha güçlü bir destek almıştık. Ardından 2011 seçimlerinde "Türkiye hazır hedef 2023" sözü ile milletimizin huzuruna çıkmıştık. İki seçimi birlikte yaşadığımız 2015'te kısa bir aranın ardından kasımda tekrar "Tek başına iş başına" diyerek güven tazelemiştik. Ülkemizin yeni yönetim sisteminin ilk seçimi 2018'de "Vakit Türkiye vakti" diyerek Cumhur İttifakı'nın zaferini ilan etmiştik. İnşallah 14 Mayıs'ta 20 yıllık eser ve hizmetlerimizle Türkiye Yüzyılı vizyonumuzla kayıpların telafisi ve hayallerin hayata geçirilmesi kararlılığı ile millemizden bir kez daha destek isteyeceğiz.
"Aziz milletimizin 14 Mayıs'ta da en doğru kararı vereceğine inanıyoruz"
Seçim süreci 10 Mart'ta aldığımız seçimlerin yenilenmesi kararının ardından Yüksek Seçim Kurulu'nun belirlediği takvime ve usullere göre ilerliyor. Önceki gün itibarıyla cumhurbaşkanı adayları belli oldu. YSK'nın açıklamasına göre şahsımızla birlikte 4 cumhurbaşkanı adayı bulunuyor. Türk demokrasisinin gücünü ve ulaştığı olgunluk seviyesini gösteren bu gelişmenin ülkemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Biz milletimize, milletimizin basiretine ve ferasetine güveniyoruz. Aziz milletimizin bugüne kadar girdiğimiz seçimlerin tamamında olduğu gibi 14 Mayıs'ta da kendisi, ülkesi ve geleceği için en doğru kararı vereceğine inanıyoruz. İnşallah bu sürecin sonunda milletin iradesi yine galip gelecek, Türkiye, 20 yıldır aralıksız sürdürdüğü kalkınma ve demokrasi yolculuğunu devam ettirecektir. Allah'ın yardımı, milletimizin takdiriyle, üstadın deyimiyle 'bu tekerlek tümsekte kalmayacak.' Türkiye Yüzyılı'nın inşasına kimse set vuramayacaktır. Bizzat kendi ifadeleriyle bir kumar masası olan, birbirlerine pusu kuran, kavgadan, kaostan ve istikrarsızlıktan başka hiçbir vaatleri olmayan 7'li koalisyon kesin bir yenilgiye uğrayıp siyasi mevta olacaktır.
"İftira furyasının gerçeklerin üstünü örtmesine göz yummayacağız"
Seçim dönemini deprem felaketi sebebiyle derinden sarsılan milletimizin acısına hürmeten uhulet ve suhuletle geçirmeyi planlıyoruz. Cumhur İttifakı olarak 6 Şubat'tan beri ortaya koyduğumuz vakur tavır bu konudaki duruşumuzun en güzel örneğidir. Yine aynı anlayışla mitinglerimizde yüksek sesli müzik kullanmayacağız. Muhalefetin aymaz, umursamaz, bencil tavrına rağmen biz kendi hassasiyetimizden taviz vermeyeceğiz. Böyle bir dönemde dahi siyasetin dilini ve iklimini zehirleyerek çıkar sağlama peşinde koşanlara itibar etmeyeceğiz. Elbette eleştirilerimizi dillendireceğiz. Varsa bir hadsizlik gerekli cevabı da vereceğiz. İftira furyasının gerçeklerin üstünü örtmesine göz yummayacağız. Yalanlarla milletimizin kafasının bulandırılmasına rıza göstermeyeceğiz.
Her platformda doğruları konuşmaktan, her fırsatta hakikati haykırmaktan çekinmeyeceğiz. Ne partimizin ne ittifakımızın ne de can borcumuz olan aziz milletimizin hakkını kimseye yedirtmeyeceğiz. Ama tüm bunları yaparken inancımızın ve kültürümüzün gereği olan asaletimizi koruyacak; soğukkanlılığımızı muhafaza edecek; aklın, vicdanın ve ahlakın rehberliğinden asla sapmayacağız. Muhataplarımızın bizi kendi çukurlarının içine çekmesine meydan vermeyeceğiz. Hep olduğu gibi dik duracağız, sağlam duracağız ama diklenmeyeceğiz. Karşımızdakiler ne kadar alçalırsa alçalsın; seviyeyi ne kadar düşürürse düşürsün. Biz, milletimize karşı hep muhabbetin diliyle, kardeşliğin diliyle, Hakk'ın ve hakikatin diliyle konuşacağız. Siyasetteki tecrübelerimiz bize, doğru üslupla yaklaştığımızda, gönlümüzü açtığımızda, icraatlarımızı hatırlatıp hedeflerimizi anlattığımızda kalbini fethedemeyeceğimiz hiç kimsenin olmadığını pek çok kez göstermiştir. Bizim için sokaktaki her vatandaşımız ya zaten ittifakımıza oy veren ya da oy vermeye aday seçmendir. Tüm farklılıklarıyla, güzellikleriyle, zenginliğiyle Türkiye büyük bir ailedir; 85 milyonun tamamı da bu ailenin mümtaz birer ferdidir.
Şeyh Edebali'nin, Osman Gazi'ye yaptığı tavsiyeler olarak hafızalara kazınan çağrısını, akıldan hiç çıkarmamak gerekiyor. AK Parti kurulduğu, Cumhur ittifakı ile bir araya geldiği günden beri milletle böyle bir gönül bağı kurduğu için zaferden zafere koştu. Bu ülkeye eser kazandırmaktan, bu millete hizmet etmekten daha büyük bir şan, şeref, itibar, gurur, bahtiyarlık tanımıyoruz. Milletimiz de girdiğimiz her mücadelede yeri geldiğinde 15 Temmuz gibi canı pahasına yanımızda yer alarak yolumuzun doğru, yerimizin kalbi olduğunu göstermiştir.
"Milletimizin siyaset kurumuna olan güvenini sarsmamasını istiyoruz"
Önümüzdeki seçimlerde tüm cumhurbaşkanı adaylarından, tüm partilerden beklentimiz; rekabetin ve mücadelenin çıtasını, eser ve hizmet yarışının altına düşürmemeleridir. Muhalefetten yapamayacağı şeyleri vadederek, tutamayacağı sözleri vererek, yalan ve iftiranın dozunu artırarak, gerilimi tırmandırarak, milletimizin siyaset kurumuna olan güvenini sarsmamasını istiyoruz.
Bunun acı örnekleri son mahalli idareler seçimlerinde yaşandı. Daha sonra şehirlere çektirilen sıkıntıları hep beraber gördük.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin, cumhurbaşkanlığı yardımcılıklarının, bakanlıkların, milletvekillerinin 'ne vereyim abime' veya 'seç beğen al' mantığıyla dağıtıldığı bir işporta tezgahına döndürülmesinden rahatsızız. Seçimlerde ittifak haktır ama devletin yönetim kademelerini ayağa düşürmek, at pazarlığına dönüştürmek pespayeliktir. Ülkemize verdikleri zararın, milletimize yaptıkları ihanetin bedelini misliyle ödettiğimiz terör örgütlerini koltuklarının altına alan, onların peşine takılan siyaset anlayışını reddediyoruz. Siyasi cambazlıklarla terör örgütlerinin meşrulaştırılmaya çalışılmasını, meşru bir aktör gibi topluma sunulma gayretlerini kabul etmiyoruz. Eskiler 'Otu çek, köküne bak' derler. PKK, FETÖ, diğer terör örgütleriyle, onları besleyip üzerimize salan karanlık mahfillerle yürünen yolun hayra çıkması mümkün değildir.
"Kandil'deki terörist başları bakın neler söylüyor"
Erdoğan, "Bu temennimize karşılık gerçekte durumun ne olduğunu şöyle kısaca bir hatırlayalım" diyerek, HDP'li yöneticilerin PKK terör örgütüne ilişkin açıklamalarının ve Millet İttifakı'nda yer alan partilerin bu konuya ilişkin değerlendirmelerinin bulunduğu bir video izletti.
Vakıanın ve gerçeğin bu olduğunu söyleyen Erdoğan, milletin bu gerçekleri gördüğünü ve 14 Mayıs'ta gereken cevabı vereceğini vurguladı.
"Kandil'deki terörist başları bakın neler söylüyor" diyen Erdoğan, "Bizim anlatmamıza gerek var mı? Türkiye'den kaçan teröristler bakın Fransa'da şurada burada neleri söylüyor? Ve şu anda ana muhalefetin başındaki zat, terör örgütünü nasıl tanımlıyor, arkadaşları nasıl tanımlıyor? Bakıyorsunuz yavru muhalefet, o da nasıl tanımlıyor?" sözlerini sarf etti.
Bunları seçime kadar millete teker teker anlatacaklarını aktaran Erdoğan, "Anlatalım ki vatandaşımız bazı gerçeklerin farkına varsın." dedi.
Hiçbir siyasi partinin, terör örgütleriyle arasındaki mesafeyi net olarak belirlemeden meşruiyet tartışmasını aşamayacağını belirten Erdoğan, "Yıllardır mecliste temsil edildiği halde sırf bu sebepten dolayı meşruiyeti üzerindeki gölgeyi kaldıramamış bir parti zaten var. Normal şartlarda bu partiyi terör örgütü ile arasına mesafe koymaya davet etmesi gereken CHP'nin kendisinin aynı karanlık istikamete yönelmesi, demokrasimiz adına endişe vericidir. PKK terör örgütünün parlamentodaki uzantısını gidip parlamentodaki yerinde ziyaret eden ana muhalefet partisi değil mi? Ve bu ana muhalefet partisi şu anda onlarla acaba gizli kapılar arkasında neleri görüştü, neleri vadetti, nelerin pazarlığını yaptı?" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü;
Devlet ve hükümet olarak geçmişte ülkenin 40 yıllık yarası olan terör meselesini suhuletle çözmek için yapılabilecek her şeyi yaptık.
Cudi'de, Tendürek'te, Bestler Deresi'nde en güçlü şekilde terörle mücadeleyi veren bizim iktidarımız olmuştur. Onları oralarda mezara biz gömdük. O mağaralarda gereğini onlara karşı yaptık ve bütün bunlara rağmen ana muhalefetin başı ne diyor; 'Demirtaş'ı, zaten suçu yok ki, çıkaracağız' diyor. Yahu Diyarbakır'da 251 yavrumuzun ölümüne neden olan bu değil mi? Onların orada ölümüne sebep olan ve hukuk devleti olan ülkemizin bunu kalkıp da içeri alması karşısında sen nasıl böyle birisini hala dışarı çıkarmaktan yana adımını atarsın? Onun için benim milletimin üzerindeki sorumluluk çok büyük ve 14 Mayıs bu bakımdan büyük önem arz ediyor.
Samimi gayretlere karşılık PKK terör örgütü ve Suriye'deki kolu tercihini silahtan, kandan, bölücülükten, çukur siyasetinden yana kullandı. Terörle mücadelede gittiğimiz konsept değişikliğiyle tehditleri sınırlarımız içinde değil kaynağında yok etmeye başlayarak, bu politikamızın gerisinde zaaf değil çözüm iradesi olduğunu da gösterdik. Aynı şekilde FETÖ de ülkemize ve milletimize yaptığı ihanetin bedelini mahşeri vicdan ve hukuk önünde ödedi, ödüyor ve ödeyecek. Türkiye Cumhuriyeti Devleti için bu meseleler artık kapanmıştır. Yurt dışına kaçan veya içeride, cezaevinde yatan teröristleri şımartarak, kamudan tasfiye edilen terör örgütü mensuplarını cesaretlendirerek ülkemizi bu kazanımlarından geriye götürmeye Allah'ın izniyle kimsenin gücü yetmez. Siyasette rekabet, terör örgütlerine mavi boncuk dağıtmakla değil bu ülkenin insanlarına, kadınlarına, gençlerine daha iyi bir gelecek sunmak için proje geliştirmekle, vizyon ortaya koymakla olur. Devletimizin de milletimizin de kırmızı çizgisi olan bu hususlar seçimlere veya başka herhangi bir iç rekabete kurban edilemez. Şimdi, 'Sana söz, baharlar gelecek' diyenler, bu zihniyetle ancak Kandil'e, Pensilvanya'ya, ülkemize kin ve nefretle bakan kimi başkentlere bahar getirebilir. Bunların baharı da milletimiz için kara kıştan beter bir felakettir. Böyle bir ihtimalin gerçekleşmesinin mümkün olmadığını bilmekle birlikte tarihe not düşmek adına biz ikazımızı tekrar ifade ediyoruz. Milletimizin önceki seçimlerin tamamında olduğu gibi 14 Mayıs'ta da en isabetli kararı vereceğinden şüphe duymuyoruz.
AK Parti kurulduğu günden beri hep takip eden değil takip edilen, örnek ve model alınan bir parti olmuştur. AK Parti hükümetleri döneminde de dış politikada, savunma sanayiinde, sağlık sisteminde, eğitimde, ulaştırmada, şehircilikte, hayatın her alanında "böyle gelmiş böyle gider" düzenini kökten değiştirdik.
Sadece ezberleri bozmakla kalmadık, aynı zamanda Türk siyasetine yeni bir soluk, yeni bir ufuk yepyeni bir bakış açısı kazandırdık. Kendimizle, ülkemizle ve milletimizle birlikte rakiplerimizi de değiştirdik. Düne kadar Anadolu insanını hürmete ve hizmete layık görmeyenleri seçimden seçime de olsa milletin kapısını çalmaya mecbur bıraktık. Düne kadar milletin inancına, kültürüne, hatta bizatihi kendisine hakaret edenler artık eskisi gibi fütursuzca halka rağmen halkçılık yapamıyor. En azından zevahiri kurtarmak, 3-5 fazla oy almak için bile olsa artık hiç kimse bu ülkedeki sessiz çoğunluğu görmezden gelemiyor. Değişim söylemlerinin samimiyeti konusundaki tereddütlerimize rağmen muhataplarını bu noktaya getirmek AK Parti'nin başarısıdır.
Tek parti devri varisi CHP zihniyetine, bırakın milleti açıkça aşağılamayı, milleti yok sayarak bu ülkede siyaset yapılamayacağını yine AK Parti öğretmiştir. Rahmetli Menderes'in ilk adımını attığı demokrasi ve kalkınma hamlesini zirveye çıkaran da biz olduk. Rahmetli Erbakan Hocamızdan Merhum Türkeş'e, Rahmetli Özal'dan Muhsin Yazıcıoğlu kardeşimize birçok siyasi liderin uğruna ömrünü adadığı hayallerini, son 20 yılda biz gerçeğe dönüştürdük.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak Türkiye'nin kazanımlarını kurumsallaştırarak milletin önünde yeni bir ufuk açtık. Kurduğumuz güçlü altyapı ve tesis ettiğimiz özgürlük iklimiyle horlanmış, ötelenmiş, ötekileştirilmiş, elitler tarafından sistemin dışına itilmiş toplum kesimlerine özgüven ve cesaret kazandırdık. Hangi inanca, görüşe, kökene, meşrebe mensup olursa olsun 85 milyonun tamamına, bu ülkenin birinci sınıf vatandaşı olduğunu hissettirdik.
Tek parti faşizminin, cumhurla Cumhuriyetin arasına ördüğü kalın duvarları yıkmakla kalmadık, milletle devleti yeniden kucaklaştırdık. Adı sürekli krizle ve darbelerle anılan ülkemizi, bölgesinin ve küresel siyasetin parlayan yıldızı haline getirdik. Sadece kendi vatandaşlarının değil Afrika'dan Asya'ya tüm mazlum ve mağdurların da umudu olan güçlü, itibarlı, onurlu bir Türkiye inşa ettik. Tüm bunları da karşılaştığımız onca engele, önümüze konulan onca tuzağa, maruz kaldığımız sayısız saldırıya rağmen başardık. Nasıl bugüne kendimizle yarışarak geldiysek şimdi de kendimize yeni bir eşik belirliyoruz. Bu eşik, Türkiye Yüzyılı eşiği. Bu eşik, ülkemizi dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri yapma, milletimizin güvenliğini, huzurunu, refahını en üst seviyeye çıkarma eşiğidir. İnşallah bunu da başaracağız. Önümüzdeki seçimler, bu imtihanın karar noktası olacaktır.
"Veda değil yeni bir başlangıç yapıyoruz"
Cumhurbaşkanlığı için 2014'te yola çıktığımda, "bunun bir veda değil, bir Fatiha olduğunu, yeni bir başlangıç olduğunu" ifade etmiştim. Her seçimde yeni isimlerle yeni seslerle yeni nefeslerle değişen, güçlenen, büyüyen, tazelenen kadromuz için de hep aynı tespitte bulunduk, 'Veda değil yeni bir başlangıç yapıyoruz.' dedik. Cumhuriyetimizin 100. yılına kavuşmanın heyecanıyla yeni bir seçimin arifesinde 27. Dönem Meclisi'ndeki son grup toplantımızı gerçekleştirdiğimiz bugün de aynısını söylüyoruz. Öncelikle Meclisimizin 27. Dönemi'nde AK Parti sıralarında partimize, ülkemize ve milletimize hizmet eden her bir arkadaşıma şükranlarımı sunuyorum.
AK Parti'nin ve AK Parti TBMM Grubu'nun görevlendirmesiyle deprem bölgesinde, fedakarca ve samimiyetle milletin gönül yaralarını saran ve onların yanında yer alan her bir milletvekiline teşekkür ediyorum.
İnsanların gerçek kalibreleri, böyle dönemlerde belli olur. Sizler, bu dönemde ve deprem gününden beri gösterdiğiniz çabalarla AK Parti'nin başını dik tuttunuz, eser ve hizmet siyasetinin sembolü oldunuz. Her biriniz şimdiden tarihe ve milletimizin hafızasına isminizi altın harflerle nakşettirdiniz. Rabb'ime şahsıma sizler gibi yol arkadaşları verdiği, bana sizlerle yol yürümeyi nasip ettiği için bugün bir kez daha hamdediyorum.
Önümüzde yeni bir seçim var. Yüksek Seçim Kurulu'nun takvimine göre 9 Nisan'da aday listelerini teslim edeceğiz.
Üç dönem kuralı ve diğer nedenlerle aday listelerinde yeni isimler de yer alacak. Arkadaşlarımızın bir kısmıyla ise önce aday sonra milletvekili olarak inşallah devam edeceğiz.
Bu, bir bayrak yarışıdır. Günü geldiğinde bayrağı, onu aynı menzile doğru taşımaya devam edecek bir başkasına devretmek kaçınılmaz. Aday listesinde ismi olsun olmasın tüm arkadaşlarımızla farklı zeminlerde, farklı görevlerde omuz omuza mücadeleye devam edeceğiz. Dava hak, yol doğru, niyet halis, karar sabit olunca, nerede çalıştığınızın önemi kalmaz. Eğilmeden, bükülmeden, yolunu kaybetmeden bu çatı altında hizmetini sürdüren herkese ihtiyacımız var. Nitekim geçmişte, parti kademelerinde, Meclis'te görev alıp daha sonra farklı alanlarda çalıştıktan sonra yeniden bu sıralara geri dönen çok sayıda arkadaşımız var. Bu seçimde de benzer durumlar, benzer değişimler olacaktır.
İşte bakanlarımız, bugüne kadar kabinede verdikleri hizmetleri, inşallah 14 Mayıs'tan sonra Meclis'te sürdürecekler. Dolayısıyla inşallah seçimleri kazandıktan sonra kabinede yeni isimlere görev vereceğiz. Cumhurbaşkanı ve TBMM'nin 28. Dönem grubu olarak, sandıkta güven tazelemiş olarak, kendimiz ve evlatlarımız için Türkiye Yüzyılı'nı inşa etmenin peşindeyiz. Bu seçimleri, daha büyük mücadelelerin, daha büyük zaferlerin başlangıç noktası haline getireceğiz. Yeni Türkiye'nin, büyük ve güçlü Türkiye'nin, yarınların mutlu-müreffeh Türkiye'sinin destanını yine birlikte yazacağız.
"Bu dönemin adı, şahlanış dönemi"
Çıraklık, kalfalık, ustalık ve mücadele döneminden sonra "Türkiye için hemen şimdi" diyerek yeni bir dönemi başlatacağız. Bu dönemin adı, şahlanış dönemi. Yapacak daha çok işimiz var. Aşacak daha çok engel var. Ülkemize kazandıracak daha çok hizmetimiz var. Gerçeğe dönüştürecek daha çok hayalimiz var. Hayata geçirecek daha çok projemiz var. Başaracak daha çok hedefimiz var. Yürüyecek daha çok yolumuz var. Bunu da son 21 yıldır olduğu gibi yine beraberce yapacağız. Bize gazete manşetlerinden ömür biçenlere, bizi ayak oyunlarıyla engellemeye çalışanlara, daha dereyi görmeden paçayı sıvayan zafer sarhoşlarına, yeniden azgınlaşan bölücü ve FETÖ'cü alçaklara, Türkiye'yi bir terör koridoruyla kuşatmaya çalışan müstevlilere velhasıl tuzakları ve oyunlarıyla bu kutlu yürüyüşü durdurabileceklerini sanan herkese bir kez daha yanıldıklarını göstereceğiz.