BOZULMAYAN EZBERLERE BİR TEKRAR: KATİLİNİ ‘TANIYAN’ KADINLAR ÜLKESİ

“Değişenin yalnızca isimler olduğu kadın cinayetleri devam ederken, halen İstanbul Sözleşmesi tartışılıyor mesela...” diye yazmıştım aylar evvel bir köşemde.

O yazımın bir kısmını -di’li geçmiş zaman ile şimdi tekrar yazmak istiyorum. Gönül isterdi ki bazı ezberler bozulsun ve bazı şeyler tekrarlanmasın. Ama bozulmayan ezberlere karşı,  bana da “Katilini Tanıyan Kadınlar Ülkesi” yazısının bir kısmını tekrar tekrar vugulamaktan başka bir şey düşmedi bu köşede....

***

Sözleşmeyi, kadına yönelik şiddete karşı koruyucu kalkan ve kadın hareketinin kazanımı olarak nitelendirenler ile aile kurumunu yıkan bir unsur, hatta proje olarak görenler de BULUNMAKTAYDI.

Peki NEYDİ bu İstanbul Sözleşmesi?

Türkiye’deki pek kadın örgütüne göre; resmi adıyla "Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olan ancak İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen sözleşmenin uygulanması halinde, kadın cinayetleri ve erkek şiddeti AZALACAKTI.

Kadına yönelik şiddetin toplumsal cinsiyet ayrımcılığından doğduğunu kabul eden sözleşme, kadının kadın olduğu için şiddete maruz kaldığını ifade ederek, şiddetle mücadele ve bunun önlenmesi için bir çaba ortaya KOYMAKTAYDI.

Dolayısıyla toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmak maksadıyla hem eğitim sistemi hem de yasaların yeniden gözden geçirilmesini ÖNGÖRMEKTEYDİ.

Bu bağlamda 4 madde ile özetlenebilecek olan sözleşmenin amacı şöyleydi;

1- Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine neden olan cinsiyetçi tutum ve davranışların değiştirilmesini amaçlayarak şiddeti ÖNLEMEKTİ.

2- Şiddette maruz kalan kadın şikayetinden vazgeçse bile faiilere gerekli cezaları VERMEKTİ.

3- Kadına yönelik şiddetle mücadele etmek amacıyla kurumlar arasında gerekli koordinasyonu SAĞLAMAKTI.

4- Destek mekanizmaları kurarak şiddete uğrayan ya da şiddet riski altındaki kadınları KORUMAKTI….”

Ve Türkiye anlaşmayı fesh ederek İstanbul Sözleşmesi’nden AYRILDI.

Fesih kararında ise şöyle denildi: “Türkiye Cumhuriyeti adına 11/5/2011 tarihinde imzalanan ve 10/2/2012 tarihli ve 2012/2816 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylanan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedilmesine, 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 3’üncü maddesi gereğince karar verilmiştir.”

Söz konusu bu kararın ardından, muhalefet ve pek çok kadın dayanışma örgütleri tarafından, kararda hukuki sorun olduğu öne sürülerekkararnamenin yok hükmünde olduğu dile getirildi. Fesihte hukuk tartışmasının sonu nereye varır bilinmez...
Umarım vardığı yerde, sistematik hale gelmiş erkek şiddeti ile kadınlara yönelik ayrımcılıkla mücadeleyi merkezine koyan sözde değil özde politikalarla karşılaşırız.