Kimimiz soğuk bir günde içimizi ısıtmak, kimimiz ise zayıflamak ya da hastalıklarımıza çare bulmak için sıklıkla bitki çaylarına başvururuz. Ancak bu öyle bir dünya ki, bir yandan şifa vadederken bir yandan da bilinçsiz kullanımla telafisi mümkün olmayan zararlara yol açabiliyor.
İnternette çok çeşitli iddialarla satılan zayıflama çaylarından, açıkta satılan ve içeriği belirsiz otlara kadar farkında olmadan sağlığımızı riske atıyoruz. Dahası, doğru demleme yöntemini bile bilmediğimiz için faydasını görmek bir yana fark etmeden vücudumuza zarar veriyoruz. Bitki çayları her derde deva gibi gösterilse de herkes için uygun olmadığını ve ölçüsüz kullanımın zehre dönüşebileceğini biliyor musunuz?
Zayıflama umuduyla içtiğiniz içeriği belirsiz bir bitki çayı, maddi kayıpların ötesinde fiziksel ve psikolojik sağlığınızı da bozabiliyor.
Bitki Çayları Zayıflatır Mı?
İnternette veya market raflarında görülen “zayıflatan mucize çaylar” ifadesi ne yazık ki büyük bir yanılgı. Bazı bitki çayları, metabolizmayı hızlandırma, idrar söktürme veya sindirimi destekleme gibi etkilere sahiptir. Ancak bu etkiler kalıcı kilo kaybı yerine kısa süreli su kaybına yol açar. Kilo vermek için temel prensip düzenli beslenme ve fiziksel aktivitedir. Bitki çayları bu süreçte sadece bir destekleyici olabilir, çözüm değil!
Kontrolsüz kullanılan laksatif (bağırsak çalıştırıcı) içeren zayıflama çayları, vücudun mineral dengesini bozar, uzun vadede böbrek yetmezliğine dahi neden olabilir.
Her Bitki Çayı Tüketilir Mi?
Her bitki, herkese uygun değildir. Bitkilerin yan etkileri, ilaçlarla etkileşimleri ve fazla tüketim sonucu toksik etkilere yol açma ihtimalini göz ardı etmemek gerekir. Örneğin; tansiyon düşürücü etkisi olan hibiskus, yeşil çay tansiyon hastaları için riskli olabilir. Ada çayı fazla miktarda tüketildiğinde karaciğer toksisitesine yol açabilir. Yüksek kafein içeriği sebebiyle yeşil çayın fazla tüketimi, kalp ritmini bozan bir etkiye sebep olabilir.
Hamileler ve emziren anneler, kronik hastalığı olan bireyler, kan sulandırıcı veya tansiyon ilacı kullananlar, kalp, böbrek ve karaciğer hastaları herhangi bir bitki çayını tüketmeden önce mutlaka bir uzmana danışmalıdır.
Bitki Çayı Demlenir Mi, Kaynatılır Mı?
Bitki çaylarının faydasını görmek için doğru demleme yöntemi kritik öneme sahiptir.
Demleme: Özellikle çiçek ve yaprak kısmı kullanılan bitkiler (papatya, adaçayı, yeşil çay gibi) kaynamış suya eklenip 5-10 dakika bekletilerek demlenir.
Kaynatma: Kök ve kabuk kısmı kullanılan bitkiler (zencefil, tarçın gibi) 5-7 dakika kaynatılarak tüketilir.
Fazla kaynatma, bitkinin faydalı bileşenlerini yok ederken zararlı maddelerin suya geçmesine neden olabilir.
Bitki Çaylarının Aşırı Kullanımının Zararları
İyi niyetle tüketilen bitki çaylarının fazlası, sağlığı ciddi şekilde tehdit edebilir. Karaciğer ve böbrek hasarına, kan şekerinde ani düşüşlere, mineral ve elektrolit dengesizliğine ve kalp ritminde bozulmalara sebep olabilir.
Örneğin, sinameki çayı bağırsakları çalıştırmak için kullanılsa da aşırı kullanımı bağırsak tembelliğini artırabilir. Zayıflamak için aşırı yeşil çay tüketimi kalp çarpıntısı, uykusuzluk ve mide rahatsızlıklarına yol açabilir. Kuşburnu çayı, C vitamini açısından zengin olsa da aşırı tüketildiğinde böbrek taşı oluşumuna neden olabilir. Sindirime yardımcı olan rezene, fazla içildiğinde hormon dengesini etkileyebilir ve özellikle hamileler için risk oluşturabilir. Zencefil çayı, bağışıklığı desteklerken aşırı tüketimi mide yanması, kan sulandırıcı etki ve tansiyon düşüklüğüne sebep olabilir. Papatya çayı, rahatlatıcı özelliğiyle bilinse de aşırı içildiğinde alerjik reaksiyonlara ve mide bulantısına yol açabilir.
Her şeyde olduğu gibi bitki çaylarında da ölçülü olmak çok önemlidir.
Bitki Çayları ve İlaç Etkileşimleri
Bitki çayları, bazı ilaçlarla ciddi etkileşimler gösterebilir.
Yeşil çay veya zerdeçal kullanımı, kan sulandırıcı ilaçlarla etkileşime girerek kanama riskini artırabilir. Hibiskus ve yeşil çayının tansiyon ilaçlarıyla birlikte tüketimi tansiyonu fazla düşürebilir. Sarı kantaron, antidepresanların etkilerini azaltabilir ya da ters etkiler yaratabilir.
Uzun süreli ilaç kullanımı olan bireyler, bitki çaylarını mutlaka doktor kontrolünde tüketmelidir.
Bitki Çaylarının Saklama Koşulları ve Tüketim Tavsiyeleri
Bitki çayları kuru, serin ve karanlık ortamlarda muhafaza edilmelidir.
Açıkta satılan bitkiler nem ve hava ile temas ettiğinde faydasını yitirir. Nereden toplandığı, nasıl kurutulduğu bilinmeyen bitkiler mantar, bakteri ve pestisit içerebilir.
Paketli bitki çayları, hijyen ve güvenilirlik açısından daha avantajlıdır. Ambalajlı bitki çaylarında içerik bilgisi, son kullanma tarihi ve firma güvenilirliği kontrol edilebilir.
Bilinmeyen kaynaklardan satın alınan çaylar, vücudunuzda geri dönüşü olmayan zararlar yaratabilir. Hem paranızdan hem de sağlığınızdan olabilirsiniz. Güvenilir markaları ve Türk Gıda Kodeksi’ne uygun ürünleri tercih edin.
İnternette Satılan İçeriği Belli Olmayan Zayıflama Çaylarına Dikkat!
Son yıllarda internette “zayıflatıyor” iddiasıyla satılan bitki çayları, içeriği bilinmeyen maddeler barındırabiliyor. Kontrolsüz üretim ve sahtecilik sebebiyle bu ürünler kalp ritim bozukluklarından karaciğer yetmezliğine mide-bağırsak hasarlarından hormonal dengesizliklere kadar ciddi sağlık sorunlarına hatta ölümcül vakalara yol açabiliyor.
Ayrıca bilimsel dayanağı olmayan bu tür ürünlere harcanan para büyük maddi kayıplara neden olurken aynı zamanda psikolojik olarak da bireylerde hayal kırıklığı yaratıyor. Sahte zayıflatıcı çaylar, sağlığınızı geri dönülmez bir noktaya sürükleyebiliyor.
Doğru Bilgi ve Bilinçli Tüketim
Bitki çaylarını tek başına bir ilaç olarak görmeyin. Özellikle herhangi bir rahatsızlığınız varsa mutlaka uzman kontrolünde, güvenilir markalardan ve içerik bilgisi olan çayları tüketin ve ne kadar yararlı olursa olsun aşırı tüketimden kaçının.
Bitki çayları doğru kullanıldığında sağlığı destekleyen harika bir alternatiftir. Ancak bilinçsiz kullanımı geri dönülmez zararlara yol açabilir. Sağlığınızı riske atmayın!
Sağlık bir bardakta değil, doğru bir yaşam tarzındadır.
Sağlıklı günler dilerim.