“BİLDİĞİNİZİ DEĞİL MERAK ETTİKLERİNİZİ SORUN”

“Bildiğinizi değil merak ettiklerinizi sorun.”

Bazı cümleler vardır altında çok fazla alt metin olan. Bu cümle de kendi bağlamı içinde öyle bir cümleydi. Online olarak gerçekleştirilen sosyoloji gününde, oturum moderatörlüğü yapan sevgili arkadaşım Mirace tarafından kurulmuştu. Ve kilometrelerce uzakta, benim içim ferahlamıştı. Belli ki “soru soran” bazı katılımcı tutumları ile ilgili aynı şeyleri ya da benzer şeyleri düşünmüştük.

“Ancak bu kadar güzel bir alt metin verilebilirdi.” diye geçirdim içimden.

Sosyolojinin en çok sevdiğim yanlarından biri de bu zaten, alt metin verme ve almayı en iyi öğretenlerden olması.

Bu cümle aslında;

“Cevabı sizde mevcut olanları, sunum yapan öğrencinin  bilgisini test etmek için sormayın. Çünkü bu etkinlik, öğrencinin bilgisini test etmek için yapılan bir sınav değil. Eğer katkı sağlamak istiyorsanız, bunu soru kılıfı altında değil, ‘kendi deneyimlerimden ya da bilgilerimden yola çıkarak ekleme yapmak istiyorum’ şeklinde yapabilirsiniz”i hatta daha fazlasını söylüyordu...

Çünkü -öğrencisinden, alanında deneyimli olduğunu düşünen profesörüne kadar-  eleştiri ile geri bildirim vermek arasındaki farkı ve yapıcı katkı sağlamayı bilmeyenlerimiz vardı.

İşte tam da bu noktada, bu bilmeme üzerine, bilmeye katkı sağlamadan yazacak olduğum sayfalarca yazı, eleştiri olacaktır.

Ancak benim niyetim; yapıcı katkı sağlamayı bilmeyenlere, herhangi bir amaca katkı sunmayan eleştirilerimi sıralamak değil. Tam aksine amacı; yapıcı katkı sağlamak olan geri bildirimde bulunmak...

Bu bağlamda, eleştiri ile geri bildirim arasındaki farka değinmek yerinde olacaktır diye düşünüyorum. Böylelikle amacıma uygun bir yazı yazmış olacağım.

TDK’ye göre eleştiri “bir insanı, bir eseri, bir konuyu doğru ve yanlış yanlarını bulup göstermek amacıyla yapılan inceleme işi” anlamına gelirken, geri bildirim  ise “gönderilen bilgi veya talimatın alıcıda yaptığı etkiye ilişkin edinilen bilgi” anlamına gelmektedir.

Geri bildirimde karşınızdakinin motivasyonunu düşürmeden, katkı sağlamayı amaç edinmek önemlidir.

Ancak burada pozitif teşvik ile geri bildirimi birbirine karıştırmamak gerekiyor. Zira pozitif teşvik yalnızca iyiye gittiğini söyleme halidir.  Geri bildirimde ise olumsuz düşünceler de dile getirilir. Fakat eleştirinin aksine olumsuz düşünceyi dile getirmenin kendi içindeki amacı olumludur. Zira nihai hedef hem ilerlemeyi teşvik etmek hem de motivasyona ilham vermektir.

Dolayısıyla geri bildirimde bulunurken “sandviç tekniği” stratejisini uygulamak oldukça faydalı olacaktır. Bu tekniğe göre; karşımızdaki kişiye söylemek istediğimiz olumsuz bir mesajı, iki olumlu mesaj arasına alarak kişiyi rahatsız etmeden dile getirmeliyiz.  Yani ilk olarak, iyi/olumlu bir noktaya dikkat çekilmeli, ardından geliştirilmesi veya düzeltilmesi gereken unsurlar ifade edilmelidir. Son olarak ise durumu iyileştirmek adına stratejiler sunulmalıdır.  Böylelikle olumlu cümleler ile başlayıp olumlu cümleler ile  biten ve katkı sunmayı amaçlayan düşünceleriniz, karşı tarafta olumsuz duygular uyandırmayacaktır.

John Wooden bu durumu şu cümle ile çok güzel özetler aslında;

Bir zafiyeti ya da tatsız bir gerçeği dile getirmekten kaçınmamak gerekir; ama aynı zamanda öğrencinize, bunu çözebilmesi için yardım etmek gerekir.”

Son olarak, çözüme giden yolda öğrencilerinin yanında olduğunu gösteren Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Sosyoloji Bölümü hocalarıma, araştırma görevlisi arkadaşlarıma sunumları için emek veren hocalarıma ve arkadaşlarıma, bu verimli sosyoloji günü için teşekkür etmek istiyorum.

Bazı geleneklerin form değiştirse de devam ediyor olması güzel, geleneksel sosyoloji günleri gibi.

Bir sonraki yıl yan yana olma temennisiyle...