Başkan Aras, yaptığı açıklamada, “Biz, yasaların bize verdiği bütün yetki ve sorumluluklarla ve insani ve vicdani sorumluluklarla, orada yer almasa dahi kadını ve çocuğu korumak için elimizden gelen bütün imkanları kullanacağız, gerektiğinde risk alacağız ve Muğla’dan şiddeti ve cinayeti uzaklaştıracağız” diye konuştu.

Tapu işlemlerinde değişiklik Tapu işlemlerinde değişiklik

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, Menteşe Belediye Başkanı Gonca Köksal ve Bodrum Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Figan Erozan Muğla’nın Menteşe İlçesi’nde 26 Ağustos günü vahşice öldürülen Senem Kıvrık ve diğer kadın cinayetleriyle ilgili ortak basın açıklaması yaptı. Aras, 2023 yılında 315 kadın cinayeti işlendiğini, 248’de şüpheli kadın ölümünün gerçekleştiğini söyledi. Şüpheli kadın ölümlerinin aslında kadın cinayeti olduğunu herkesin çok iyi bildiğini belirten Aras, “2024 yılında, 8 ayda, bugün itibariyle 260 kadın cinayeti ve 217 şüpheli ölüm var. Eğer önlem almazsak bu rakamların nerelere çıkacağını hepimiz tahmin ediyoruz. Öncelikle bu cinayetlere ve şiddete sebep olan temel problemin eşitlik problemi olduğunu biliyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği bu sorunların temel kaynağı. Çünkü toplumda eşit olması gereken iki cinsin, eğer biri kendini kadının ve çocuğun üzerinde görürse zaten sorunların temeli buradan başlıyor. Kendini sahip, egemen ve orada tahakküm kuracak bir cins olarak görüyor. Başlangıçta bir anlayış problemi var. Demek ki bizim mücadele etmemiz gereken temel problem eşitsizlik problemi. Bizde zaten her türlü açıklamamızda eşitsizliğe vurgu yapıyoruz. Yani toplumsal eşitliğin toplumdaki birçok problemi çözeceğinden bahsediyoruz. Bu şiddet ve cinayetin önlenmesi konusunda temel politikamızdır. Eşitsizliğin önlenmesi, yine yasalarda aslına bakarsanız problem yok. İstanbul Sözleşmesi yürürlükteydi. 6284 aslında şiddet ve cinayetin önlenmesi konusunda yeterli hususları kapsamaktadır. Ancak uygulamada bir problem olduğunu düşünüyoruz. Zaten İstanbul Sözleşmesi’nin ortadan kaldırılması, bir gecede geri çekilmesi bu yoldaki mücadeleyi çok zayıflattı. Ama 6284 yeterli olmasına rağmen mevzuat olarak uygulamadaki aksaklıklar yüzünden bugün şiddet ve cinayetle karşı karşıya kalıyoruz. Demek ki burada yapılması gereken, mevcut yasaların tam olarak uygulanması. Ancak buradaki ana sorunu şu olarak görüyoruz. Bu yasalar, mevzuat ortaya konmasına rağmen, toplumdaki geniş bilinç ve algı tamamen bir cinse ağırlık veriyor. Yine onun tahakkümüne ve egemenliğine ağırlık veriyor. Burada haksız görülen hep kadın oluyor” dedi.

“KADINI VE ÇOCUĞU KORUMAK İÇİN GEREKTİĞİNDE RİSK ALACAĞIZ”

Aras, mahkemelerde, kamuoyunda ve toplumda öldürülenin niye öldürüldüğünü tartıştıklarını belirtti. Burada yapmaları gerekenin İstanbul Sözleşmesi’nin hükümlerini uygulamak olduğunu vurgulayan Aras sözlerine şöyle devam etti: “Biz Muğla Büyükşehir Belediyesi olarak kadın politikalarında, eşitlik politikalarında İstanbul Sözleşmesi’nin hükümlerini uygulamaya kararlıyız. Aynı zamanda 6284’ün kadına sağladığı haklar ve yaptırımlar konusunda kadınların bilinçlendirmeye de kararlıyız. Bu konudaki çalışmalarımız hız kesmeden devam edecektir. Öncelikle bizim politikamız öldürüldükten sonra bir kadın için ağıt yakmak değil, taziye mesajı yayınlamak olmayacak. Bizim politikamız, eşitlik ve şiddetin önlenmesi konusunda aslında ağırlıklı olarak uygulanacak. Öncelikle biz şiddete ve cinayete giden sebeplerin neler olduğunu ortaya koyalım, sonra bu sebeplerin ortadan kaldırılması için çalışalım. Bizim politikamız tamamen bu yönde ilerleyecektir. Yine 6284 gereği koruma kararı alınmış, ki bugün yaşadığımız konuda Senem’in koruma kararı aldığını biliyorsunuz. Ancak buna rağmen bu cinayet işlendi. Demek ki koruma kararı da aslında şu anda yeterli yaptırımı sağlamıyor. 20 gün önce şiddete uğramış, arkasından koruma kararı aldırmış, ama maalesef ölümden kurtulamamış. Peki kadını korumak, çocuğu korumak kimin görevi, devletin değil mi? Devleti yöneten hükümetin değil mi? İlgili Bakanlığın değil mi? Kolluk güçlerimizin değil mi? Yargı mensuplarının değil mi? Yargı makamlarının değil mi? Kadını koruyamadığımız için bunun hesabını vermek zorunda değil miyiz arkadaşlar. O kadını korumayan ve uygulamayı gerektiği gibi hayata geçirmeyenlere hesabı sormayacak mıyız? Senem’in hakkını kim koruyacak arkadaşlar. Problemin ana kaynağının bu olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz ama toplumdaki genel kabul kadını ikinci sınıf vatandaş olarak gördüğü için onu hak ettiğini düşünüyorlar. Demek ki bütün bahsettiğim makamlar, bütün kademelerdeki yöneticiler bir kadını korurken kafalarında soru işaretleriyle düşünüyorlar. Mevzuatı uygularken de bazı soru işaretleri var demek ki. Bizim ana görevimizin bu soru işaretlerini ortadan kaldırmak olduğunu düşünüyoruz. Biz açıkçası Muğla Büyükşehir Belediyesi olarak kimin ne yaptığına bakmayacağız. O yapmış bu yapmamış değil. Biz, yasaların bize verdiği bütün yetki ve sorumluluklarla ve insani ve vicdani sorumluluklarla, orada yer almasa dahi kadını ve çocuğu korumak için elimizden gelen bütün imkanları kullanacağız, gerektiğinde risk alacağız ve Muğla’dan şiddeti ve cinayeti uzaklaştıracağız. Burada yapacağımız çalışma hem Bodrum Kadın Dayanışma ile birlikte hem diğer kadın platformlarıyla beraber olacaktır ve bu politikaları birlikte hayata geçireceğiz. Kadın Aile Daire Başkanlığımızda, şiddete maruz kalan veya tehdit altında olan, bu işin sonucuna maruz kalan kadınların yanında olacak”

BAŞKAN KÖKSAL: “ŞİDDETİN GELDİĞİ SON NOKTADA GÖRDÜĞÜMÜZ CİNAYET OLUYOR”

Menteşe Belediye Başkanı Gonca Köksal, Senem Kıvrık cinayetiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Köksal, Muğla’da güvenli, huzurlu ve medeni bir kentte yaşadıklarını, eğitim seviyesinin gayet yüksek olduğunu, geceleri sokaklarda kadınların özgürce dolaştığını ve aydın bir kent olduklarını söylediklerini belirtti. Köksal,” İki gün önce sabah belediyeye gelirken önce siren sesleri duyduk. Bu yankılanan siren seslerinin ardından Senem’in cinayet haberi geldi. Ve bir kez daha şunu anladık ki, kadına karşı şiddetin aslında kadına, doğaya, çocuğa her türlü şiddetin birçok zaman ne eğitim seviyesiyle ne gelişmişlik düzeyiyle ne de medeniyetle bir ilgisi var. Maalesef her yerde şiddet var.  Biz kadınlar hangi yaşta olursak, hangi pozisyonda olursak olalım, hangi eğitim seviyesinde ya da hangi koşullarda olursak olalım farklı şekillerde, şiddetin farklı türlerine maalesef maruz kalıyoruz. Ve şiddetin geldiği son nokta gördüğümüz cinayet oluyor. Senem defalarca şiddet gördü. Uzaklaştırma kararları alındı ve defalarca bu kararlar ihlal edildi. Ve gelinen son noktada, dün tabutunun başında oğlu ve annesi kızını koruyamadığı için kendisini suçluyordu. Bu devletin göreviyken orada annesi o derin iç acısı içinde kendisini suçlayıp sızlanıyordu. Bizler meydanlarda toplanıyoruz, sürekli bağırıyoruz. 6284 sayılı yasanın etkin bir şekilde uygulanmasını talep etmekten, İstanbul Sözleşmesi’ni geri kazanmanın mücadelesini vermekten de artık usandık. 6284 sayılı yasa, hakkıyla ve etkin bir şekilde uygulansa ne olurdu? Faile tedbir hapsi uygulanabilirdi, hapse atılabilirdi. Ya da elektronik kelepçe takılabilirdi. Bunlar önleyici ve koruyucu tedbirler, bunlar alınsaydı şu an Senem bizim aramızda olacaktı. Göz göre göre bu cinayete kurban gitmeyecekti. Artık meydanlarda toplanıp öfke ve isyanla aynı sözleri tekrarlamakta gerçekten bıktık, dün inanın benim sesim dahi çıkmıyordu. Boğazımda koca bir düğüm vardı. Ama dün şunu gördüm. Muğla, kadınıyla erkeğiyle hem cenaze töreninde hem de akşamüstü Sınırsızlık Meydanı’ndaki basın açıklamasında kadına karşı şiddet konusundaki tepkisini çok net bir kararlılıkla ortaya koydu. Şunun bilinmesini isterim. Bizlerde bu konuda aynı net kararlılıkla her türlü şiddetin karşısında sıfır toleransla dimdik duracağız. Bir kadının hayatının son bulması üzerine değil, umarım bundan sonra bir kadının canlılığı, varlığı, onun varlığının güzelliği üzerine konuşmayı ve bunu görmeyi, yaşamayı ümit ediyorum. Yürekten diliyorum”

FİGAN EROZAN: “KADINLAR KORUNMAYA MUHTAÇ DEĞİL”

Bodrum Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Figan Erozan, Senem Kıvrık ve diğer kadın cinayetleriyle ilgili açıklamalarda bulundu. Erozan, feminist kadın hareketinin yasta değil isyanda olduğuna vurgu yaptı. Senem Kıvrık’ın bir mücadele verirken öldürüldüğünü söyleyen Erozan, “O mücadele neydi? Yaşadığı evlilik hayatını sonlandırma mücadelesi ve kendisi için bir karar alma mücadelesiydi. Karşısında bunu kabul etmeyen bir erkek vardı. Öldürülen kadınları mağdur gibi görüyoruz ve öyle yazıyoruz. O mağdur kadın çok önemli bir şey yaptı. İtiraz etti ve o hayata karşı bir mücadele başlattı. Burada görevini yapmayanlar kim? Devlet ve kurumlar. Kolluk ve yargı. Görevlerini yapmadılar ve yapmamaya devam edecekler. Çünkü artık kadına böyle bir rol biçiyorlar. Bize iktidarlara itaat ettiğiniz gibi evdeki kocaya itaat edeceksiniz ama 500’e yakın kadın öldürülüyor ki bu kadın hareketinin ortaya çıkardığı rakamlar. 2017’den beri devlet herhangi bir veri paylaşmıyor. Neden? İnfial çıkar diye. Bu toplantıyı önemsiyorum. Umarım tüm yerel yönetimlere de örnek olur. Alanları boş bırakmayacağız, o itiraz çok önemli. Senem’in, Senem gibi mücadele eden kadınların yalnız olmadığını gösteriyor o alanlar. Yarın o şiddete maruz kalan kadın ben olabilirim. Devlet yapmayabilir, hiç kadını görmeyebilir. Kadın da ne diyebilir? Yerel yönetim yapabilir. Bugün Ahmet Aras’ın açıklaması tarihi bir açıklamadır. Şiddeti devlette önlemezse, kadına yönelik şiddeti yargıda halletmezse, kollukta halletmezse ben yapacağım. Bunun arkasında herkesin durması gerekir. Bunun için süreci Muğla Büyükşehir Belediyesi içinden başlattı. Kimse devletten soramadığı hesabı yerel yönetimlerden sormasın. Ama yerel yönetim bu mücadeleye soyunarak, yani yas tutmayıp isyan ederek isyanını da eşitlik mücadelesini de taraf olarak o yası mücadeleye dönüştürüyor. Bodrum Kadın Dayanışma Derneği, bu yüzden Ahmet Aras ile yol yürüyor ve yürümeye devam edecek. Kadın cinayetleri devam edecek ama Muğla 13 ilçesiyle hazırlansın. 13 ilçesiyle bir tarih yazacak. O failler kaçacak delik arayacak. Onları korumak zorunda kalacaklar, kadınlar korunmaya muhtaç değil. Saldırganı siz bertaraf ederseniz, kadınlarda sorun yok. Bunu yapacak yerel yönetimlere ihtiyaç var. Hep merkezi idarelerden ya da partilerden bekledik. Ama artık kadınlar bu mücadeleyi ele alıp yerel yönetimlerle birlikte tarihi ve yol haritasını değiştirebilirler. Şimdi matem değil, erkek şiddetiyle mücadele zamanı. Başı önde gezenler failler olacak, yalnızlaştırılanlar failler olacak” ifadelerini kullandı.