Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ekonomiye ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Bakan Şimşek'in açıklamaları şöyle: Çiftçilere güçlü destek vermeye devam edeceğiz. Tarımda kullanılan kredilerin faizinin %70'ini Hazine olarak biz destekliyoruz, biz ödüyoruz. Dünyada karşı karşıya olduğumuz en büyük sorun belirsizlik, sadece ticaret politikalarındaki belirsizlik değil, küresel ekonomi ciddi bir belirsizlik ile karşı karşıya. Dünyada dengeler değişiyor ve bunun yansımaları bize belirsizlik, oynaklık ve daha karmaşık bir küresel makro arka plan ile bizleri karşı karşıya bırakıyor. Bugün ciddi bir şekilde korumacılık, yeni normal diye addedilebilir noktaya gelmiş durumda. Türkiye'nin ihracata bağımlılığı benzer ülkelere göre daha düşük.
GSYH'mizi üretirken ihracat bazlı değil, iç talep bazlı gitmişiz, dolayısıyla bize yansımaları başka ülkelere göre daha sınırlı olacak, çünkü bizde belirleyici olan iç pazardır. 2024'te yapılan bir araştırmada korumacılığın mevcut haliyle kalması halinde küresel ekonomide Almanya-Fransa büyüklüğünde kayıp yaşanabileceği ifade ediliyor, korumacılık o zamanki haliyle kalmadı.
İhracatın kural bazlı ülkeler dışında kalan önemli bir kısmı bu tür coğrafyalara olduğu için dış ticaretteki korumacılığa karşın bize benzer ülkelere göre göreceli olarak daha az etkileneceğiz.
Türkiye'nin borcunun milli gelire oranının göreceli düşük olması demek bizim büyüme noktasında potansiyelimizin yüksek olduğunu, bunun önemli bir bariyer olmayacağını ifade etmek istiyorum.
BM çalışmalarına göre, Türkiye'de doğurganlık oranı düştüyse de bizde çalışma çağındaki nüfusun artışı devam edecek.
Türkiye'de nüfusun yarısını kadınlar oluşturuyor işgücüne katılma oranı benzer ülkelere göre düşük, dolayısıyla biz reform yaparak Türkiye'de de OECD seviyelerini yakalayacak, bunun için ne gerekiyorsa yapacağız.
İhracatımızın yüzde 80'inden fazlası yakın ve dost ülkelere yapılıyor.
Küresel ısınma dünya için bir realite, küresel ekonomi açısından ciddi sonuçları olacak, burada da biz ciddi bir riskle karşı karşıyayız, en kritik alanlardan biri.
Türkiye'de brüt borcun milli gelire oranı %93 seviyesinde, dünya ortalamasının çok altında.
(Küresel ısınma)Tüm risklerin bugünden modellenmesi ve yönetilmesi en büyük önceliğimiz. Türkiye'nin demografik avantajı 20 yıl daha devam edecek. Programımızın bir hedefi var; sürdürülebilir yüksek büyüme ve adil dağılımı, bu hedefe ulaşmak için fiyat istikrarı, yani enflasyonun tek haneye indirmek ve mali disiplin hedefliyoruz. Programın özü kazanımları kalıcı hale getirecek yapısal dönüşüm programı.
Ciddi bir enflasyon sorunu ile karşı karşıya olduğumuz ortada ama önce enflasyonu kontrol altına aldık, kontrol dönemiydi, 2024 ikinci yarısından itibaren dezenflasyon dönemine girdik.
Türkiye'nin büyük bir deprem yaşadığı ve o yaraların sarılması için harcama yaptığımız dönemde bütçe açığını kontrol altına almasaydık ve para basılarak finanse edilseydi enflasyon ne olurdu sağduyulu insanlara bırakıyorum.
2023 ortalarında 55-60 milyar dolayında cari açık, rezervlerde yetersizlik ve ciddi bir KKM sorunu ile karşı karşıyaydık, program ortaya konulmasaydı enflasyonu nerelere götürürdü analizi gerekiyor. Bu iki hususu bir kenara bırakacaksak, dezenflasyonda bir başarı var, üç aşağı beş yukarı diyebilirim ki programa uygun gidiyor. Son yaşanan oynaklığın kalıcı bir etki yaratacağını düşünmüyorum.