Tüm Türkiye bu kötü kokuyu hissedecek Tüm Türkiye bu kötü kokuyu hissedecek


İklim Değişikliği ve Uyum Koordinasyon Kurulu (İDUKK) toplantısı; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum başkanlığından Ankara'da bir otelde gerçekleştirildi. Toplantı kapsamında Türkiye'nin Uzun Dönemli İklim Stratejisi (LTS) sunumu ve karar alınması ayrıca İklim İçin Dijitalleşme Girişimi'nin değerlendirilmesi ve İklim Kanunu gibi birçok konuda değerlendirilmede bulunulması planlanıyor.
Gerçekleştirilen toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, toplantının insanlığın son derece dramatik bir süreç yaşadığı dönemde icra edildiğine vurgu yaparak, “Maalesef bugün iklim krizi küresel çapta tüm üretim ve tüketim zincirini dönüştürüyor; bunun yanında seller, yangınlar, çölleşme ve kuraklık gibi afetlerin sıklığını ve etkilerini her geçen gün artırıyor. İnsanlar yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalıyor, iklim göçü her geçen gün artıyor ve yayılıyor. Temiz suya ve gıdaya erişim gittikçe zorlaşıyor; bitki ve hayvan türleri her geçen gün daha da azalıyor” ifadelerini kullandı.

“Her yıl üretilen gıdanın üçte biri israf ediliyor”
Dünya genelinde yılda 2,1 milyar ton katı atık üretildiğini bildiren Kurum, her yıl 8 milyon ton atığın okyanuslara karıştığını dile getirdi. Her yıl üretilen gıdanın üçte birinin israf edildiğini belirten Kurum, “Dünyada her yıl üretilen gıdanın üçte biri, yani 1,3 milyar tonu israf ediliyor. Bu israfın maliyeti 1 trilyon dolara ulaşıyor” şeklinde konuştu
Kurum konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Son 50 yılda hava, iklim ve suyla bağlantılı 11 binden fazla afet kayıtlara geçmiştir. 2 milyonun üzerinde can kaybı ile 3,64 trilyon dolarlık ekonomik kayıp gerçekleşmiştir. Küresel çapta yaşanan sorunların fotoğrafı bu şekildedir. Ülkemize baktığımızda; son yıllarda yaşadığımız seller, orman yangınları, ülkemizin her yerine yayılmış kuraklıklar cennet vatanımızı ve insanımızı maalesef ağır sonuçlarla yüzleştirmektedir.”
“Üzerimize düşen vazife yeşil kalkınmayı esas alan döngüsel ekonomi modeline geçmektir”
Ülke genelinde çıkan yangınlara ve sellere dikkati çeken Kurum “Kastamonu, Sinop, Bartın, Rize, Giresun ve Trabzon'daki sellerde, Antalya, Muğla ve son olarak İzmir'deki yangınlarda ve birçok afette canlarımızı kaybettik. Marmara Denizi'ndeki müsilaj, Orta Anadolu'da, Doğu ve Güneydoğu'da artan kuraklık da iklim krizinin sonuçları arasında yer alıyor. Bu manzara karşısında üzerimize düşen vazife, sürdürülebilir ve yeşil kalkınmayı esas alan döngüsel ekonomi modeline geçmektir” açıklamasında bulundu.
Türkiye'nin çevre konusunda oldukça önemli adımlar attığını belirten Bakan Kurum, “2053 net sıfır emisyon ve yeşil kalkınma hedefleri doğrultusunda iklim dostu ve yeşil dönüşüm eksenli bir yaklaşımla hareket ediyoruz. Ülkemizi değişen ve dönüşen dünyanın değiştirici ve dönüştürücü gücü olarak görüyoruz. Bir yandan kendi önceliklerimize odaklanıyor diğer yandan da uluslararası yükümlülüklerimizi yerine getiriyoruz. Bu kapsamda Orta Vadeli Programda öngörülen dijital dönüşüm ve yeşil finansman mekanizmalarına ulaşmak üzere gerekli hazırlıklarımızı tamamlamış durumdayız. Bakanlık olarak bu çalışmalarımızı iki ana eksen üzerine kurduk. Dijital dönüşüm için akıllı şehirler vizyonumuz ve yeşil dönüşüm için de çevre ve iklim değişikliği alanlarında yürütmüş olduğumuz çalışmalarla bu süreci yönetiyoruz” diye konuştu.
“Türkiye, tarihin hiçbir döneminde, insanlığın genetiğini ilgilendiren konulara kayıtsız kalmamıştır”
Bakan Kurum konuşmasına şöyle devam etti:
“Türkiye, tarihin hiçbir döneminde, insanlığın genetiğini ilgilendiren konulara kayıtsız kalmamıştır. Her zaman öncü olmuş, tarihsel görevler üstlenmiş ve başarıyla görevini yerine getirmiştir. Ülke olarak iklim değişikliği ve çevre sorunlarıyla mücadeleyi her zaman siyaset üstü ve sınır tanımayan konular olarak ele alıyoruz. İklim değişikliğiyle mücadeleyi hem mevcut sorunların önlenmesi hem de kalkınma sürecinde iklime uyum olarak değerlendiriyoruz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı, 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi ve Yeşil Kalkınma Hedefleri doğrultusunda iklim değişikliği ile mücadele ve uyum konuları başta olmak üzere birçok alanda önemli düzenlemeler gerçekleştirdik.”
Bir çok alanda iklim değişikliğine uyum içinde çalışmalar gerçekleştirdiğine dikkati çeken Bakan Kurum, “Paris İklim Anlaşmasını ülkemizin özgün konumunu koruyarak ve hakkaniyet ilkesini gözeterek onayladık. Ulusal Katkı Beyanımızda artıştan, azaltım oranımızı yüzde 21'den yüzde 41'e çıkardık. Dünyaya örnek olan ve iklim diplomasisinde çığır açan Sıfır Atık Modelini başarıyla uyguluyoruz. Elde ettiğimiz kazanımların yanı sıra büyük bir zihniyet dönüşümünü de gerçekleştiriyoruz. Hayata geçirdiğimiz Ulusal Depozito Yönetim Sistemi sayesinde 2035 yılında ülkemizdeki geri kazanım oranını yüzde 60'a yükseltmeyi hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
Türkiye'de 2018 yılında yüzde 1,2 olan arıtılmış atık suların yeniden kullanım oranının yüzde 5,5'e çıkardıklarını açıklaya Kurum, bu hedefi 2030 yılında yüzde 15'e çıkarmak istediklerini belirterek, “Son 22 yılda sosyal konut ve kentsel dönüşüm çalışmalarıyla ürettiğimiz 3,3 milyon konutumuzu çevreye saygılı, sıfır atık uyumlu olacak şekilde inşa ettik. Bugün deprem bölgesinde de 452 bin yeni konut ve iş yerimizi iklim değişikliğine uyumlu şekilde inşa etmeye devam ediyoruz” şeklinde konuştu.
“Orta Vadeli Programımızda belirttiğimiz; Yeşil Finans Stratejisi ve Eylem Planını süratle uygulayacağız”
Enerjide verimliliği sağlamak üzere “Sanayide Yeşil Dönüşüm Belgesi” düzenlediklerini dile getiren Kurum konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Enerji sektöründe, toplam elektrik kurulu gücü içerisindeki yenilenebilir enerjinin payını 2035'te yüzde 65'e yükselteceğiz. Sanayi, tarım ve ticaret başta olmak üzere bütün sektörlerimizde ve alt sektörlerde yeşil dönüşüme geçiyoruz. Üretim, dağıtım ve tüketim süreçlerini döngüsel yeşil ekonomiyle uyumlu hale getiriyoruz. Sanayi sektöründe, Düşük Karbonlu Yol Haritalarımızla; 2053 yılına kadar alüminyum sektöründe yüzde 75, çelik sektöründe yüzde 99, çimento sektöründe yüzde 93 emisyon azaltımı sağlayacağız, gübre sektöründe ise sıfır emisyona ulaşacağız. Emisyon Ticaret Sisteminin kurulması için çalışmalarımızı hızlandıracağız, elde edilen gelirle sanayinin yeşil dönüşümünü destekleyeceğiz. Bu sayede yeşil kalkınma devriminin gerektirdiği yapısal dönüşümü hızlandıracağız. Yeşil yatırımlar için finansman mekanizmaları ve hibe programları geliştirmeye devam edeceğiz. Türkiye'nin özgün ihtiyaçlarını karşılayacak ‘Ulusal Yeşil Taksonomi' yönetmeliğini 2025 yılında çıkaracağız. Orta Vadeli Programımızda belirttiğimiz; Yeşil Finans Stratejisi ve Eylem Planını süratle uygulayacağız. İklim değişikliği ile mücadele konusunda önemli bir yeri olan millet bahçeleri ve ekolojik koridorlarımızla yutak alanlarımızı daha da artıracağız. İklim değişikliği ile yerel ölçekte mücadele etmek çok çok değerli. 81 ilde İl İklim Değişikliği ve Uyum Koordinasyon Kurulu oluşturacağız. Yine her ilimizde Yerel İklim Değişikliği Eylem Planlarımızı hazırlayacağız.”
İklim Kanunu ile ilgili çalışmaların bütün paydaşlarla birlikte yürütüldüğüne vurgu yapan Kurum, “Aslında İklim Kanunu az önce sıralamış olduğumuz bütün çalışmaların omurgasıdır. Her kurum ve kuruluşu, her sektörü yakından ilgilendiren düzenlemelerle uyum sürecini daha da hızlandıracak, iklim değişikliği ile mücadele kapasitemizi geliştirmiş olacağız. Bildiğiniz üzere Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak, iklim değişikliği ile ilgili konularda ulusal koordinasyon görevini yürütmekteyiz. Geçen yılki İDUKK toplantımızda onaylanan ve 2024-2030 dönemini kapsayan İklim Değişikliği Azaltım Stratejisi ve Eylem Planını hazırladık. Bugünkü toplantımızda da az evvel ifade ettiğim gibi ülkemizin 2053 Uzun Dönemli İklim Değişikliği Stratejisi yol haritamızı görüşeceğiz. Yol haritamızda sera gazı emisyonuna sebep olan enerji, sanayi, tarım, ulaştırma, atık, binalar, arazi kullanımı ve arazi kullanım değişikliği ile ormancılık sektörlerinin yanında iklim değişikliğine uyum konuları yer almaktadır” açıklamasında bulundu.
Kurum'un açılış konuşmasının ardından program basına kapalı olarak devam etti.