Liselerde Edebiyat Öğretmenliği yaptığım yıllarda, yazar hayatlarını ders kitaplarının verdiği kadar değil, daha geniş bilgi edinmek için araştırırdım. Bu araştırmalarım sırasında bazı isimler dikkatimi çekmekteydi. Bunlar kimlerdir derseniz, hemen cevap vereyim: Mutasarrıf ve vali olanların yaptıkları edebi çalışmalardı. Örnek vermek gerekirse, bunlar arasında ilk akla gelen Adana Valiliği yapmış,
”Diyar-ı küfr-i gezdim beldeler keşaneler gördüm
Dolaştım mülk-i İslamı bütün viraneler gördüm”
Diyerek Doğu- Batı arasındaki farklığı ortaya koyan Ziya Paşa’dır. Ziya Paşa(1828-1880): J.J. Ruso’dan“Emil” çevirisi yapmış “Zafername”- “Harabat”- “Şiir ve İnşa” adlı eserlere imza atmıştır. Ziya Paşa aynı zamanda gazetelerde de yazılar yayımlamıştır.
Bir başka önemli Mutasarrıf ve Edebiyat adamı Namık Kemal’dir.(1840- 1888)Türk edebiyatına “Vatan, millet, hürriyet, hak, adaletgibi kavramlarını getirip, bu kavramların ülke sathına yayılmasını sağlayan vatan şairimizdir. Midilli ve Sakız Adası Mutasarrıflıklarında bulunmuş, Türk Edebiyatı’na roman, tiyatro, deneme, eleştiri türü eserleri yanında dönemin gazetelerinde önemli makaleler yayımlamıştır. Önemli eserleri arasında “Osmanlı Tarihi- Vatan Yahut Silistre- Cezmi- Renan Müdafaanamesi- Celalettin Harzemşah-Zavallı Çocuk- İntibah” gibi eserleri dışında başka eserleri de vardır.
Ahmet Vefik Paşa(1823-1891): Bursa Valiliği yapmış Bursa’ya bir tiyatro salonu kazandırmış olmanın yanında, Fransız yazar Molier’den Cimri- Tartüf gibi çok sayıda eserleri Türkçeye çevirmiş, bazılarını da Türkçeye uyarlamıştır.
“Garibiyim bu yerin şevki yok harareti yok
Doğan batan güneşin günlerimle nisteti yok”
Yukarıdaki dizenin yer aldığı” Daussıla” şiirinin yazarı Süleyman Nazif( 1870- 1927-Bağdat Valiliği yapmıştır. Fırak-ı Irak Malta Geceleri- Gizli Figanlar adlı eserleri ve önemli gazete yazıları mevcuttur.
Mehmet Emin Yurdakul (1869- 1944) Erzurum Valiliği yapmıştır. Kurtuluş Savaşı’nın önemli bir destekleyicisidir. “Ey Türk Uyan- Türk Sazı- Tan Sesleri” gibi çok sayıda şiir kitaplarının sahibidir.
Eserlerimde kentler tarihi üzerinde durmak istemişimdir. Çünkü kentler, ilgili yörenin olduğu kadar, bağlı olduğu ülkenin, sanat, kültür, tarih ve ekonomisi açısından önemlidirler. Muğla ili tarihi ve kültürü üzerine araştırmalar yapmış biri olarak diyebilirim ki, Muğla’nın kültürel zenginliği yanında, tarihsel zenginliği de çok önemlidir. Bu il kültür, sanat, bilim, siyaset alanında önemli şahsiyetler yetiştirmiştir. Muğla’da önemli valiler, eğitimciler görev yapmış, Zihni Derin gibi bir ziraat mühendisi ülkemize çok büyük getirisi olan çay ürününü ülkemize kazandırmıştır. Bir de Muğlalı olmamasına rağmen görevi icabı dışardan gelip Muğla’ya hizmet etmiş kişiler vardır ki bunlardan biri de Muğla’da Valilik yapmış Recai Güreli’dir. Diyeceksiniz ki validir, tabii ki hizmet edecektir. Doğru da öyle valiler gelmiştir ki hiçbir eser bırakmadan çekip gitmiştir.
Recai Güreli, 1884 yılında Manastır’da doğmuştur. Babası Besim Efendi’dir. İlk ve orta eğitimini Manastır’da yapmış, Manastır Askeri Lisesi ve Harbiye Mektebini (Harp Okulu’nu) 1906 yılında bitirmiştir. Recai Bey’in okul ve askerlik yılları Osmanlı İmparatorluğu’nun en zorlu yıllarıdır. Balkanlar kaynamakta, Osmanlı’ya bağlı bazı devletler bağımsızlık mücadelesi vermektedir. Birçok yöreden isyan ve çatışma haberleri gelmektedir. İlk subaylık yıllarında Selanik’te değişik yerlerdeki askeri kıta ve avcı taburlarında görev yapmıştır. 31 Mart Olayı’nda, Hareket Ordusu bünyesinde İstanbul’a gelmiş, bu döneminde İstanbul’un değişik yerlerinde jandarma komutanlığında görev yapmış, bir süre sonra Mülkiye Kaymakamlığı’na geçmiştir. Kaymakam olarak görev yaptığı yerler sırasıyla. Baalbek- Katana- Konitre- Fatsa-Ünye- Merzifon- Uzunköprü- Malkara- Kazımpaşa- Kemaliye ve Ödemiş’tir.
1933 yılında Tokat Valiliği’ne atanmış, bu ildeki valiliği döneminde Atatürk Anıtı, değişik okullar, hastane ve Halk Evi binaları yaptırmıştır. 1 Nisan 1936 yılında Recai Güreli’yi, Muğla Valiliği’nde görüyoruz. Recai Bey’in geldiği yıllarda Muğla’ya ulaşım zorlukla yapılmaktaydı. Yollar çok virajlı aynı zanda çok kötüydü.. Recai Bey’de bu yolları aşarak, arabanın üstündeki bagajına sıkıca bağlanmış eşyalarıyla Gökbel virajlarını aşarak, eşi Bedriye Hanım’la Muğla’ya varmıştır. Hiç vakit geçirmeden Tokat’ta yaptığı çalışmaları, Muğla’da da yapmak için kolları sıvayıp işe başlar. Cumhuriyet Meydanı’nın ortasına Atatürk Anıtını, Halk Evi binasını ve hükümet konağını yaptırmıştır. Kent merkezinin yeşillenmesi için ağaç dikimini ele almış, parklar yaptırmış, Muğla’nın birçok ilçesi ve köyüne okulların yapımı, bu vali zamanında gerçekleşmiştir. Ula Hükümet Konağı, Köyceğiz Halk Evi, Datça’ya okul Namnam ve Akçay üzerine köprüler kurdurmuştur. Fethiye, Datça yolunun yapılmasını ve Denizli’ye giden Kale yolu çalışmalarını sürdürmüştür. Şunu belirtelim ki bu yol çalışmaları yapılırken, kendisi bakanlıklara şikayet ediliyordu. Örneğin: Dönemin Bayındırlık Müdürü olan Abidin Kayı, Köyceğiz- Fethiye yolunun yapımı döneminde valinin şikayet edildiğini şu anlatımıyla belirmiştir.
” Benim Köyceğiz, Fethiye yol çalışması sırasında tuttuğum amele listesinde 1800 kişi vardı. Bu ameleler Fethiye’nin yayla köylerinden, yaylalardan geliyorlardı. Çakallık’ta hiç alışık olmadıkları bir sıcak ve sivrisinekle mücadele etmek zorunda kalıyorlardı. Ben de orada çalıştığım esnada kaldığım yer muazzam olmasına rağmen, zehirli sıkmaya yakalanmıştım. Her gün korunmak için kinin alıyordum… Erzak almaya gidenlere birer vesika verirdik, köylerine o vesika ile gidebilirlerdi. Vali çalışmalarında bu yöntemi uygulamasa başarılı olamazdı. Şartlar bunu gerektiriyordu. Buna rağmen halk durmadı Ankara’ya, Vali’yi şikayet eden mektuplar, telgraflar yağdırdı. Bakanlığa giden şikayetler bir çuvala doldurulup, valiye geri gönderiliyordu. Kimin neyi şikayet ettiğini bildiği halde, bunu hissettirmezdi. Bakanlık ise bu şikayetlere rağmen RecaiBey’in görevini yapması yönünde teşvik etmiş, engellememiştir. Keşke bütün valiler böyle davranabilseydi memleket çok daha fazla gelişip, ileri gidebilirdi.(*)