ANLATTIĞIN KADAR ANLAŞILMAZSIN BAZEN

Ailemin yaşadığı yer Antalya'nın küçük bir kasabası hatta köyü..  Bentham'ın panoptikonunun alası buralardadır aslında, küçük yerlerde…

Mesela ben şalvar da giyerim şort da ama şort çeker dikkatlerini. Bir ara bir komşumuz şunları söylemişti:

 "Bu mahallede en çok seni beğeniyoruz eşimle. Fiziğini, tavrını ve duruşunu… Açık kız ama iyi kız deriz hep arkandan.”

İnsan, beğenildiği için tebessüm mü etse, yoksa giyim tarzından dolayı arkasından konuşulduğuna mı kırılsa bilemiyor doğrusu.

Ama içinde yaşadığı -gerek makro gerekse mikro- çevreyi kendi gerçekliği içinde okumayı öğreniyor zamanla…

Aklıma bir örnek daha geldi, unutmadan onu da ekleyeyim. Mesela saçlarımın kızıllığı ve takıyor olduğum hızmam nedeniyle komünist olup olmadığımı bile soran olmuştu. Ben de gayet saf duygularla komünist olmadığımın açıklamasını yapmıştım…

Hatta anlaşılıp anlaşılmayacağımı bile sorgulamadan uzun uzun sosyolojik açıklamalar yapmıştım, hatırlıyorum.

Şimdi düşünüyorum da belki de onun bile eleştirisi yapılmıştır arkamdan.

Zamanında yapıldı çünkü biliyorum. Olaylara neden bu kadar sosyolojik baktığım ya da bakmaya çalıştığımı soran olmuştu.  (Sosyolog olmam dışında bir sorun yok tabi).

Onun da açıklamasını yapmaya çalışmıştım uzun uzadıya kendimce.

Ve ben halen bıkmadan usanmadan dilim döndüğünce anlatmaya çalışırım.

Bayan diyene; bu kelimenin altında yatan alt metni, dilin önemini ve neden kadın denilmesi gerektiğini.

İbne diye hakaret edenlere; eşcinselliğin bir tercih değil bir yönelim olduğunu ve daha fazlasını.

Etiketlerin binbir türlüsünü yapanlara; ırkın, dinin, cinsiyetin, rengin vs. değil, insan olmanın güzelliğini.

Medeniyeti kıyafette görenlere; özün önemini.

Takdir edilmesi gereken yerde takdir etmenin, eleştirilmesi gereken yerde eleştirebilmenin doğruluğunu.

"Güçlü" olduğu için “güçlünün” tarafını tutmanın, "güçsüzü" ezmeye çalışmanın ya da  sırf "güçsüz" olduğu için insanlığa zarar verenlerin yanında güç katmak için yer almanın çirkinliğini.

Aynaya baktığım zaman içi dışı bir olan Asiye'yi görmek istediğim için asla iki yüzlü davranamayacağımı…

Çoğu insan anlamasa da ben yine de anlatmaya devam edeceğim. Çünkü ne diyor Balzac?

“Küçük kentlerdeki apaçık yaşama ve gözetime karşın, gerçek çoğu zaman karanlıkta kalır anlaşılmak için…” (Honore de Balzac).