25 Kasım 1960 yılında, cesetleri bir uçurumun dibinde bulunan Patria, Minerva, Maria Mirabel adlı üç kız kardeşin ertesi sabah gazetelerde bir trafik kazası sonucu öldükleri haberi çıkar…
Ancak gerçek göründüğü gibi değildir. Ülkelerinde siyasal özgürlük için mücadele eden, Latin Amerika'daki diktatör Rafael Leonidas Trujillo'ya meydan okuyan Mirabel kardeşler, diktatörlük tarafından zulme uğrayarak pek çok kez hapsedilmiş ve 25 Kasım 1960 yılında da arabalarından zorla indirilerek tecavüz ve işkenceyle katledilmişlerdir.
1981 yılında ise Dominik Cumhuriyeti’nde toplanan Latin Amerika Kadın Kurultayı’nda, 25 Kasım, "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Ve Uluslararası Dayanışma Günü" olarak kabul edilmiştir. 17 Aralık 1999’da ise Birleşmiş Milletler tarafından, 25 Kasım'ın "Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü" olarak benimsenmesine karar verilmiştir.
***
İlerici Kadınlar Derneği (İKD) tarafından yayımlanan raporları incelediğimiz zaman, geçmişle bugün arasında değişen şeyin yalnızca şiddete maruz kalan ve öldürülen kadınların sayıları ve isimleri olduğunu görüyoruz.
Örneğin; İKD’nin 2019 yılı raporuna göre; yılın ilk 9 ayında en az 283 kadın öldürülmüştür.
Kadınların en güvenli olmaları gereken yerde yani evlerinde öldürüldüğünden bahseden rapora göre; kadınlar en çok beraber oldukları erkekler ya da eşleri tarafından, boşanmak istedikleri veya ayrılmak istedikleri için öldürülmektedirler.
Raporda yer alan İstanbul Barosu verilerine göre dokuz ayda en az 1840 kadın, şiddet nedeniyle koruma kararı aldırmıştır. Basından derlenen haberlere göre ise 2019 yılının ilk yedi ayında en az dokuz kadın koruma kararı altındayken öldürülmüştür.
İKD tarafından yayımlanan 2020 yılı aylık raporlarına göre ise ;
Ocak ayında en az 25 kadın ve yanlarında bulunan 2 çocuk, Mart ayında en az 25 kadın, Nisan ayında en az 15 kadın, Mayıs ayında en az 19 kadın, Haziran ayında en az 21 kadın, Temmuz ayında en az 27 kadın, Ekim ayında ise en az 21 kadın öldürülmüştür.
İKD’nin Ekim ayı raporunu daha ayrıntılı bir biçimde incelediğimiz zaman, kadınların yine en güvenli olmaları gereken yer olan evlerinde ve en yakınındaki erkekler tarafından öldürüldüğü görülmektedir.
Raporun ayrıntıları ise şöyledir;
● “Kadınların 14’ü birlikte olduğu, ayrıldığı ya da evli olduğu şahıs tarafından öldürüldü. 2 Kadın diğer aile fertleri, 3 kadın tanıdık birileri tarafından, 1 kadın kızının eski nişanlısı, 1 kadın ise tanımadığı biri tarafından öldürüldü.
● Kadınlar genç yaşta hayattan koparıldı. Öldürülen kadınların 8’i 20-30 yaş aralığında idi. 6’sı 30-40, 1’i 40-50, 2’si 50-60, 2’si 60 yaşının üzerindeydi. 2 kadının ise yaşı basına yansımadı.
● Kadınlar en çok ateşli silahlar ile öldürüldü.14 kadın ateşli silahlar ile, 5 kadın kesici aletler, 2 kadın ise boğularak öldürüldü.
● Türkiye’nin 14 farklı ilinde kadın cinayeti işlendi. İstanbul’da 4, İzmir’de 2, Adana’da 2, Aydın’da 2, Konya’da 2 kadın öldürüldü. Kadın cinayetlerinin diğer iller ise, Osmaniye, Mersin, Isparta, Antalya, Düzce, Erzurum, Diyarbakır, Çankırı ve Kahramanmaraş oldu.
● Kadınlar yine en fazla evlerinde öldürüldü. 14 kadın evde, 2 kadın iş yerinde, 1 kadın sokakta, 1 kadın boş bir arazide, 1 kadın otogarda, 1 kadın ise sığındığı kuaförde öldürüldü. 1 kadının nerede öldürüldüğü basına yansımadı.
● Kadınlar en fazla ayrılmak istedikleri için öldürüldü. 10 kadın ayrılmak istedikleri ya da reddettikleri kişiler tarafından öldürüldü. 2 kadın namus ve aldatılma bahanesiyle öldürülürken, 9 kadının katledilme bahanesi tartışma olarak basına yansıdı.
● Öldürülen kadınların en az 10 çocuğu vardı.
● Kadın cinayetlerinde faillerin cinayeti işledikten sonra intihar girişimlerinde de artış gözlemleniyor. Faillerin 4’ü intihar ederek hayatını kaybederken, bir saldırganın ise intihar girişimi sonrası ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı basına yansıdı.”
*** Türkiye’deki pek çok kadın örgütüne göre; resmi adıyla "Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olan ancak
İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen sözleşmenin uygulanması halinde, kadın cinayetleri ve erkek şiddeti azalacaktır.
Kadına yönelik şiddetin toplumsal cinsiyet ayrımcılığından doğduğunu kabul eden sözleşme, kadının kadın olduğu için şiddete maruz kaldığını ifade ederek, şiddetle mücadale ve bunun önlenmesi için bir çaba ortaya koymaktadır. Dolayısıyla toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmak maksadıyla hem eğitim sistemi hem de yasaların yeniden gözden geçirilmesini öngörmektedir.
Şiddeti önlemeye ve bu anlamda gerekli desteği sağlamaya yönelik olan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun gereğince şiddete maruz kalan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan herkes, ilgili kurumlara başvurabilir.
Dolayısıyla bireylerin hangi kurumlardan yardım alabileceklerini bilmeleri bu noktada hayati önem taşımaktadır.
Bu kurumlardan bazıları şunlardır;
Alo 183 , Aile, Kadın, Çocuk ve Sosyal Hizmet Danışma Hattı (7 gün 24 saat ücretsiz hizmet vermektedir)
Alo 155 Polis İmdat,
Alo 156 Jandarma İmdat,
112 Acil,
Gelincik Hattı (444 43 06)
Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı (0212 656 96 96)
Bu kurumlara, şiddete maruz kalan kişilerin kendisi, şiddeti öğrenen ya da şiddete tanıklık eden kişiler başvuruda bulunabilmektedir.